Torpağım kirlendi, hava bozuldi
Ben diyim sen anla sözimi gardaş
Oyunlar deftere, reva yazıldi
Böldiler parçaya, özimi gardaş
Girmişler sıriya, hırli hirsızi
Ol âşıklar coşa gelir, tazelerler imanı
Kaynar,kaynar buhar olur,asumanda tüterler
Boşa geçmez hiç anları, kâr ederler zamanı
Burda olur,şurda olur,cümle kuşla öterler
Ört kapıyı bezirgan
Dimağım kirlenmesin...
Kurtulur belki bu şan
Kara haber gelmesin
Zehir zemberek saçan
Kararmış sinelerden
Yakar içimi kızıl, dillere düşen kâkûl
Nazarın tozu kafi, gelmene can dayanmaz
Cevrü cefa sarsa da; yeter ki bir defa gül
Yanar alemi cihan, içimde âşkın yanmaz
Soramam edebimden; neredesin? diyerek
Efkârım dağları aşmıştı
Seni ellere yar edenler rakkasta
Bulutlar gâm telinde gözyaşı
Bıçak ağzı kelimeler
Yılan sırtı söylemler
Hüzün nağmeleri notada
Kem olmaz ki,gönül gayri
Gider isen hakka doğru
Her dem olur onun seyri
Canan gönül, öter olur
Yolunun bendesiyim, bu ne ulvi haldir yâr
Cemâlin nurdur alâ, zerresinde öleyim
Yanarım o gün bu gün, aşkın içimi oyar
Kemâlin sırdır güle, bir gülüşe köleyim
Haykır sesini gönlüm, o seni içten duyar
Neden sonra düştüğüm çetin yola
Bir de kem hasret eklendi ki ey vah!
Ervaha kaldı bak, beklenen mola!
Küflenmiş bir geçmişin, gizemidir gördüğüm
Ya da sakladığındır, öz kendinden kendini
Zıtlıklar aleminde, saf fikirler; kördüğüm
Kaçmanın gereği yok, taşırarak bendini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!