sevmiyor,
ya da öyle yapıyor.
gözlerinde bin yıllık bir sorgu var
kim bilir, belki kalbi
şey gibi: seviyor sevmiyor arası bir mezarlıkta volta atıyor.
Senden ayrılmayı hiç düşünmedim.
Senin o yanaklarıma dokunuşun vardı ya
sanki annesiz kalmış bir gecenin
çığlıksız ağlamasıydı.
“Duyuyor musun?”
demiştin.
İnsanlar sadece ne söylediğinizi değil, nasıl düşündüğünüzü de takip ediyorsa, zekâ seviyeniz onların aklında kalır.
bir öpüşün vardı
lav alevlerinin denizlere karışması gibi
imbatlara sürüklerdi çocuksu ruhumu
bir yaz akşamı kadar geçici ama
bir ömür kadar kalıcıydı.
o anlarda isimlerimizi unutur
Hissedince kim dokunabilir soğukluğuna?
Sorumsuzluk değil bu,
çıkmazlara sıkışmak,
aralarında kalmak—
Kentin arka sokaklarında yürürüm,
Kilitli kapılar susar, pas tutmuş tokmaklar.
Her taşta yitmiş bir adım,
Her duvarda silik bir yüz iz bırakmış.
Gürültüler, gürültüler, gürültüler
Kulaklarım sizin korkularınızı duyuyor,
gözlerim boşluğunuzu ezberliyor.
Sessizlikten yorulmuşum,
kendini bilmekten doymuşum en hıncına.
Ömür dediğin su gibi,
İçine biraz tuz karışınca anlıyorsun…
İçtikçe yakıyor, içtikçe susuyorsun.
Hüzün, ince ince sızıyor damlalara,
Herkes ölmüş bugün,
Adım gibi biliyorum.
Yalnızlık ve kalabalıklar —
Birbirine karışıyor,
Birbirini boğuyor.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!