İnsanlar sadece ne söylediğinizi değil, nasıl düşündüğünüzü de takip ediyorsa, zekâ seviyeniz onların aklında kalır.
Sustum, yine duymadın
Bir şey demedim, yolunu değiştirdin
Göz göze gelmek istedim
Ömür dediğin su gibi,
İçine biraz tuz karışınca anlıyorsun…
İçtikçe yakıyor, içtikçe susuyorsun.
Hüzün, ince ince sızıyor damlalara,
Zamanım şeytanları boşamakla geçiyor.
Yüreğimde çapsız barınakların aşk kırıntıları
Gelişigüzel pürüzlükler
Ve yüzümdeki sahiciliğini kaybetmiş
Bahtsız insanlar için ağlıyorum.
İçimden bir çocuk gitmekte,
Bir kuyuya düşüyor, derin,
Beni terk ettiğini düşünüyor,
Beni terk ettiğini.
Sen, sevmeyi ilk ne zaman bıraktın?
Hangi yolların kıyısında
Hangi şehirlerin taş duvarları arasında unuttun?
Şimdi, gökyüzü sessiz ve sabırsız bir kadın gibi bekliyor,
Ama ben artık beklemiyorum.
Bir gün beklemekten yorulursun,
Ertesi gün geç kalmaktan...
Ölmesi koymuyor insana, ama
Keşke morga kaldırmasalar adamı.
Bir kötü yanı olsaydı belki de,
Senden ayrılmayı hiç düşünmedim.
Senin o yanaklarıma dokunuşun vardı ya
sanki annesiz kalmış bir gecenin
çığlıksız ağlamasıydı.
“Duyuyor musun?”
demiştin.
bir öpüşün vardı
lav alevlerinin denizlere karışması gibi
imbatlara sürüklerdi çocuksu ruhumu
bir yaz akşamı kadar geçici ama
bir ömür kadar kalıcıydı.
o anlarda isimlerimizi unutur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!