Savaş Barha Şiirleri - Şair Savaş Barha

Savaş Barha

Son gemi de kalkıyor,
hadi uyan, vakit daralıyor.

Denizde dalga,
semada yağmur.

Devamını Oku
Savaş Barha

Son gemi de kalkıyor,

hadi uyan, vakit daralıyor.



Devamını Oku
Savaş Barha

Ne yaparsak yapalım,

kabul görmüyor hayallerimiz.



Devamını Oku
Savaş Barha

İki Tanrı vardı gökte.

Biri öldü, diğeri düştü gözlerine.



Devamını Oku
Savaş Barha

Seni gördüm nutkum tutuldu.
Seni gördüm bedenim dondu.

Önce sustum, sonra durdum.
Hayran hayran yanına sokuldum.
Sesini duydum, gözlerini gördüm.

Devamını Oku
Savaş Barha



Hiçten öte bir hiçim ben.

Gülüşündür saltanatım.

Devamını Oku
Savaş Barha

Hayallerimi gömdüğümden beri hiçbir ayrılık müteessir etmiyor beni. Hiçbir hüzne kederlenmiyor, hiçbir acıya gözyaşı dökemiyorum. Bütün güzel ve kötü duygulardan arındırılmış gibiyim. Görülmemiş dağların eteğindeki bir taştan farksızım. Bilinmezim. Tanınmazım. Yabancıyım. Sanki hiç var olmamış, sevmemiş, sevilmemişim. Bir araf çukurunda kaybolup yok olmuşum. Karanlıkta karanlık olmuşum. Gölgelerde gölgeymişim. Ama zihnimdeki şu korkunç ölüm planlarım, içimdeki duyguları bir nebze de olsa kıpırdatıyor. Varlıktaki yokluğumu sorgulatıyor.

Devamını Oku
Savaş Barha

Üç yaşında bir çocuktun.
Hayal kurmayı bile bilmezdin.
Belki hâlâ süt kokuyordu ağzın.
Düştüğünde ağlar, kalkınca koşardın.

Yemek yedirirken 'Uçak geliyor.' derdi annen.

Devamını Oku
Savaş Barha

Size bir anafordan bahsetmek isterdim. Hallaç pamuğuna dönmüş bu düzenin kokuşmuş yanlarını anlatmak isterdim. Karanlık odalardaki gizli toplantıları, çıkmaz sokaklarda işlenen faili meçhul cinayetleri ayyuka çıkarmak isterdim. Beyaz torosların nasıl siyah transporter olduğunu söylemek isterdim. Cumartesi annelerinin ağıtları göğe yükselirken asit kuyularının neden kükrediğini haykırmak isterdim. Ama gördüm ki memleketin büyük bir bölümü at gözlüğü takmış. Uçurumdan aşağı yuvarlanırken forsundan gülmeyi maharet bilmiş.

Devamını Oku
Savaş Barha

Biz, şehirli insanlarız. Güneşin çocuklarıyız. Onunla uyanır, onunla yatarız. İrademiz güneşin elindedir. Hür değiliz. Özgünlüğümüz yoktur. Gecenin tadını bilmeyiz. Çünkü geceleri uykudayız. Oysa gökyüzü en güzel geceleri gözükür. Bundan mahrumuz. Devrin kölesi olmuşuz. Ayda bir güleriz. Kapital düzenin maaşlı uşaklarıyız. En büyük aşkları ATM'lerle yaşarız. Pos cihazlarındaki fişler uzadıkça içimiz burkulur. Bir nüshasını elimize alınca ölü görmüşe döneriz. Boynu büker eve gideriz. Mutluluğumuz kartlarımızın limiti kadardır. Ayın ortasında hep yastayız. 3. sayfa haberlerinden bihaberiz. Ülke, freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı giderken ne zaman duvara toslayacak bilmeyiz. Fikrimiz, zikrimiz, özgürlüğümüz yoktur. Ulusal meselelerde dili tutulmuşa döneriz. Lal oluruz. Kaç kadın öldürülmüş? Kaç çocuğa tecavüz edilmiş? Kaç işçi ölmüş? Kaç insan intihar etmiş? Kaç madencinin alın yazısı kömür karası olmuş? Bilmeyiz. Bilmeyiz; çünkü duyarsızız. Biz güneşin çocuklarıyız. Güneşe amadeyiz. O ne isterse onu yaparız.

Devamını Oku