SANAT ŞİİRLERİ

SANAT ŞİİRLERİ

Ömer Tolgay

Yürekler bekliyordu, gelir miydi kahraman
Bizi döndüremezdi hiçbir engel bu yoldan
Önümüz aydınlandı karanlıktan el-aman
Özgürlüğü ararken özümüzü karartan
Oyuna eğlenceye dalıp oyalanmadan
İnanırız, doğmazmış kaknüs kuşu yanmadan

..

Devamını Oku
Naime Erlaçin

Son yıllarda, yoğunlaştırılmış yapay bir kültür damarlarımıza sürekli pompalanıyor. “Komprime” haplara da benzetilebilir. İlacımızı alıp mışıl mışıl uyuyoruz. Uyutuluyoruz aslında. Geçmişte ise tabular hâkimdi. Hani şu durmadan eleştirip isyan ettiğimiz yasaklar. Ancak, doğru veya yanlış, değerlerimizin bir kısmını böylece koruyabildik. Muhafazakârlık savunuculuğu yapacak değiliz elbette. Aksi halde, sanatta özgürlükçülüğün hakkı yenmiş olur. Yaratıcılar, avangardlar (öncüler) ve hatta sıra dışı uçlarda olanlar (marjinaller) her devirde mevcuttu ama sanat böylesine “kitsch”leşmemişti henüz. Ne de insan...

Günümüzde içi boşaltılmış putların sayısı giderek artıyor. Ne yazık ki 'imaj'lara tutuluyor, vitrinlere, makyaja, camlara âşık oluyoruz. Dünya sayılı markaların oluşturduğu piyasaların ve çokuluslu şirketlerin avuçlarında zıplıyor artık. İnsan markadır bugün. Alelacele kotarılmış, fiyakalı bir biçimde sunulan ve kendi çarpık talebini bir ejder gibi kükreyerek, homurtuyla yaratan emeksiz bütün işler birer marka. Yazın sanatının markası ise giderek çürümekte… Kaos’unu yitiren sanatın “konformist”,“ dev bir akım içerisinde kayboluşunu izliyoruz. Sanatı katlederken yaşamın iskeletini dik tutan vazgeçilmez değerleri de yok sayan bir moda bu! Kalıcılığını yitiren unsurlar gelirgeçer beğenilere bırakıyor yerini. Sabun köpükleri ve balonlar uçuşuyor etrafımızda. “Trend”ler ve “trendy”“ olmak günün modası haline geliyor.

Tarih boyunca bunca uygarlığı biz yaratmamış mıydık? Ve şimdi her şeyi yok ediyoruz. Ne yazık ki edebiyatın da diğer sanat dalları gibi giderek süflileştiğinin farkına varamıyoruz. Var olanı yıkıp daha güzelini yapmaya, yanlışı sıfırlamaya; kaosun gücünden yararlanmaya itirazım olamaz. Ancak değerli ve vazgeçilmez olanı; hiç değilse insan malzemesini ve onun yaratıcılığını koruyabilseydik… İnsan olmazsa kim sağlayacak yeniden yapılanmayı? Yıkıntıyı kim kaldıracak ayağa? Bilmediğimizi bilmiyor olduğumuz gibi, öğrenmek için merak da duymuyoruz artık. Meraksızlık ise araştırma yeteneğimizi köreltiyor. En temel güdülerimizden biri törpüleniyor. Ve sonuçta beyaz camdan ve boyalı basından bize sunulan popüler-kültür uydurmacalarını, geleceği yok ettiğimizin farkına dahi varmaksızın, “komprime haplar” gibi yutuyoruz. Kalemlerimiz ağlıyor; düşünce tembeli dilsizlere, fikir haymatloslarına dönüşüyoruz.

Yepyeni ve insanlığın gelişimini engelleyen bir düzenin sanata yansımasıdır bu. Belki de “Novus Ordo Seclorum”un (“Yeni Dünya Düzeni”) bilinçlice planlanmış bir uzantısı. Oysaki gerçek kazanım bireyin kendisine, yaşadığı topluma ve dünyasına kattıkları ile doğru orantılıdır diye öğrenmiştik. Bu düzen ise yaratıcılık gücünü bastırıp yalnızca kopyalamayı öğütlüyor. Taklidi onurlandırıyor. İnsanı ucuzlatıyor. Yaşamanın tek başına bir sanat olduğunu unutturuyor böylece.
..

Devamını Oku
Zeki Çelik 2

GÖRÜŞ GÜNÜMDE KANSEV ve DERNEK ÜYELERİ VARDI...

Merhaba saygıdeğer gönül dostlarım. Acı ve tatlı anılarımdan İnşallah rahatsız olmuyorsunuz dur. Duygularımı sizlerle paylaşarak bende moral bulmaya çalıştım. Dünya da yılda on milyondan fazla ölümle sonuçlanan kanser vakıası maalesef ülkemiz dede yılda yüz binden fazla can almaya devam ediyor. Bir kanser hastası olarak gerçekten ölümden korkmuyorum ama amelsiz kul hakkıyla borçlu gitmekten korkuyorum. Allah demek ki bizleri çok seviyor ki hastalıkla imtihan etmektedir.

İnşallah Rabbıma olan kulluk görevlerimizi yerine getirerek huzuru mahşerde mahcup olmayız. Ameliyat sonrası KEMOTERAPİ aldığım için doktorumun da ikazı üzerine on dört günlük ziyaretçi yasağına uymaya çalıştım. Tabi ki bu süre zarfında gönül dostlarımdan beni görüp gönüllenmek isteyenler oldu. Onlara da karşıdan el sallayarak diyalog kurmaya çalıştım. Bazen maske bile yetersiz kalmaktadır.

Tüm hastalar şifa bulmak istiyorlarsa enfeksiyon kapmamak için çeşitli önlemler almaları gerekiyor. İlaç almadığım günleri fırsat bilerek gönül dostlarımla da bire bir görüşebilmek için Türkiye de benzeri olmayan maddi imkanlarımla oluşturup kırk dört yıllık arşivimle içini dekora ettiğim, Türk dünyası şair ve yazarların katılımıyla açılışını yaptığım Zekice kültür ve sanat evimde de misafirlerimi ağırladım.
..

Devamını Oku
Mustafa Ceylan

ALMANYA KAPADOKYA KÜLTÜR DERNEĞİ
ve
KÜLTÜR VE SANATIN SEVDALISI
MÜMÜN ULUÇ

Mustafa CEYLAN

..

Devamını Oku
Rüstem Kutar

Kudretini gördüğünde elimdeki kalemin
''Sanat sanat içindir''diyen şair UTANIR
Mükafatı yazmaksa çektiğim işkencenin
Yazmak için çekerim işkencecim UTANIR

Kader dedik dayandık her türlü işkenceye
Dayandıkça devleştik zor geldi bu cüceye
..

Devamını Oku
Mustafa Tan

Bu yol sanat yoludur
Nazımlarda talebe,nesirlerde
Bu yol onat yoludur
Öğrenende talebe,öğretende

19/06/2015
..

Devamını Oku
Ender Akyüz

Kimi amatör kimi de profesyonel
Kimi resim yapar kimide heykel
Kültürümüz için gel sanata gel
Lütfen SANATA SAYGI DUYALIM
Sanatçılarımıza destek çıkalım

Müzik,ilahi olmazsa ruhun gıdasız
..

Devamını Oku
Müslim Avcıoğlu

Dünyanın işlerinden
Sanat kimin neyine
Bir ekmek kavgasındayız.
Günler koşuşturmaca,
Günler telaşta,
Günlerimiz stres dolu
Günler hüzün
..

Devamını Oku
Tülin Sancaktaroğlu

Sordum, üstada: Sanat yeğilsin! diyor,
Hakkedinin önünde eğilsin diyor.
Güne gelen şiiri beğenmiyorsan
Yorum yazmak zorunda değilsin diyor.
..

Devamını Oku
Mevlüt Ören

Güzelliğini izah edemez hiç bir sanat..!
Çoktur hayallerinde seni hasretle saran.
Kainattaki tüm yarattıklarına inat,
Yüce yaratan dahi sana bir başka hayran......
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Örf ve adet kalmadı,
Sanat oldu açıklık,
Avrupa’dan bulaştı,
Çoğaldı ahlâksızlık.

(1994)
..

Devamını Oku
Adnan Durmaz

Önce büyük bir otoyol geçti ıssız araziden. İn cin top oynayan dağlar dereler araba sesleriyle canlandı. Sonra bir hızlı tren yolu yapıldı; en ıssız yere de bir istasyon kuruldu. İstasyon yakınlarındaki daha önce değersiz olan arazi birden değer kazanıverdi. Oraya en yakın ilçenin zenginleri köylünün elinden ucuza arazi kapatıp, hemen inşaat yapmaya başladılar. İnşaatlar başlayınca, işçi çadırları, barakaları kuruldu. Birileri köfteci barakası, çaycı barakası yaptı. İşçilerin kazançlarının bir bölümü onların geçimini sağlayacaktı. İşler geliştikçe, birisi bakkal açtı, ekmek sebze; hatta içki de sattı. Birileri de gidip bir mescit işine girişti; çevre köylerden para topladı devlet kurumlarından yardım aldı. Çaycıdan köfteciye kadar herkes, kendi çapında kazanıyordu. Tümünü besleyen oradaki işti. İşçinin çalışmasıydı orada yaşamı var eden, patron da kahveci de bir sistemin unsurlarıydı. Çevredeki yiyecek artıklarını yemek için başı boş köpekler kediler bile gelip kendi düzenlerini kurdu. Nazım’ın dediği gibi, ”yapıcılar türkü söylüyor / yapı türkü söyler gibi yükselmiyor ama. ” Patronlar yapılan işten büyük paralar kazanacak, oraya yerleşen küçük tezgah sahipleri de küçük paralar kazanacak. Bütün bunların kazanılma noktası yapı işçilerinin emeğinden başkası değil. Ne emeklerinin karşılığını alacaklar, ne de hayatın sürebilmesi için gereken yeme -içme karşılığında harcayacakları para mutlak olarak sistemde bu gereksinimlerin tam karşılığıdır. Hikaye uzatılabilir, hatta bir film bile çevrilebilir bu hikayeden. Oraya gelip köfte satanların çaycıların rekabetini de katmak gerekir.

Bozkırın en ıssız yerine bir hayvan leşi düştüğü zaman, yaşam onun ölümü üzerinde kendi macerasını sürdürüyor. Çürüyen leşin kokusu bazı canlıları uzaklaştırırken, pislik kendi sistemini kuruyor. Binlerce organizma, kurtçuk kendi dükkanını açıyor leşin üzerine. Leş kargasından çakala uzanan zincirde kıvıldayan kurtlar da artık doğanın bir parçası olmuş, bir zamanlar canlı olan bir hayvanı dönüştürüyor.. Kendi payını kapma savaşımı veriyor herkes. Kuşkusuz bozkırın bir yerlerini sulayıp bahçe yaparsan, yaşam bu kez de oradaki sisteme göre devinimini sürdürecek. Ağaçların yanında karınca ocaklarında karıncalardan, sebze böceklerine kadar uzanan, köstebekli, kirpili kaplumbağalı bir dünya kuruluveriyor. Ağaçların dallarında, daha önceleri oralarda olmayan kuşlar ötmeye başlıyor.

(insan ilişkileri buna benzemiyor mu biraz da. Böylesine bozuk, çürümüş ve adaletten uzak sistemde insanlar yaşamak için adeta birbirini yemiyor mu. Çıkar duygusu çoğu zaman sırtına dostluk, arkadaşlık, aşk kisveleri giymiyor mu. İnsanlar dostluklarının, arkadaşlıklarının, aşklarının aslında öyle olmadığını anladıklarında çok geç olduğunu da fark etmiyor mu. İnsan insanı yağmalaya yağmalaya yaşıyor; duygularına, umutlarına, hatta özveri gibi gayet insani özelliklerine kadar.
Hele bir de biten bir ilişki, ölmüş bir cesede benzemiyor mu. Bittiği yerde bitirmezsen kokuşmaya başlıyor artık. Giderek bir zamanlar var olan güzel şeylerin yerini çürümenin dehşetli tiksinci alıyor. Konuyla direkt ilişkili olmamasına rağmen yukarıda verdiğim örnek bana ikili ilişkilerdeki çürümeyi de çağrıştırdı.)

..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Sanat ki ALLÂH (c.c.) için, tavsiyemdir şahsıma,
Şahsım aydınlanmakta, Hakk’ı uygulamakta…

Kur’an’a hayranlığım, tat katar yaşantıma,
İnşallah yazacağım, tak etmezse canıma…

(2000)
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Sanat ki ALLÂH (c.c.) için, tevhit onun birliği,
Rahmani bir ilhamla, seç Muhammedîliği (s.a.v.) …

Hiç kaybetmeyeceksin, ufkun genişleyecek,
Kur’an aydınlığında, ruhun Hakk’a gelecek…

(2000)
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Düşünceye sığmıyor…
İnsan, hayat, kâinat!
Hiç sahipsiz olur mu?
Bu mucize’i sanat!

(1994)
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Şiirler ki mesajdır bazen de bir eğlence,
Bir kısmında sanat var bir kısmı da dinlence…

Ciddi olmak gerekir, uzaylılarımız var,
Dost veya düşman olan, yardımcılarımız var…

(2009)
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Kültür sanat tanımaz, tanısa da katleder,
Maneviyat anlamaz sanal, der inkâr eder…

Kötülükten bıkıldı, gizleme hakikati,
Aralarını kaldır mahvetme tüm dikkati…

(2009)
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Şair daima mutlu, hakikati öğrenmiş,
Rab’biyle yakınlaşmış, nefsini engellemiş…

Nefsine hitabında, ruhu da yararlanmış,
Onun tarzı şiirdir, sanat olarak yazmış…

(2009)
..

Devamını Oku
Nafiz Şen

Eldeki maharetin, gözdeki güzelliğin
O eşsiz sırrın adı sanat olmuş

Masmavi, sonsuz göklerde uçmanın
Sırrı, bir çift kanat olmuş

Sonsuz arzuların, isteklerin bitimi
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Sanata sanat dersin fakat sen iflas ettin,
Bir şair olamadan, şairliği terk ettin…

Artık yazamıyorum, artıktan da hoşlanmam,
Her şey yeni olmalı, yenilikten anlamam…

(1996)
..

Devamını Oku