Gökten bir taş kaydı, birden düştü suya,
Bakan gözler kamaştı, koştular atlı ve yaya.
Bir kitabe ki üzerinde yazılı mülkün seciyesi,
Kazanmasını bilmektir, kişinin mefkûresi.
Sen, kısrağımı doyuran şu geniş otlak,
Tanyeri ağarmakta, efrat yorgun ve uykusuz,
Bir tek düşman uyanık sular uyurken.
Dağlar, nehirler ve yaylalar üzgün işgalden,
Denizler barışık kalmış sanki koca Türk'le.
Yola çıkarken küçük bir teknede,
Oğuz dilin bitmesin,
Haber verin buduna.
Ulak saldık ırmaktan,
Oğuz ata boyuna.
İl bilmez, töre bilmez,
İstanbul’da yeşil ve de
şirin bir semttir Ortaköy.
Saraylar beldesi bu şehri,
Boğaziçi kollarını açıp ortasından
kucaklar.
Üç koy, üç limanlı sahili,
Bir renk cümbüşü tabiat…
Çırılçıplak uzanmış sahil,
Deniz, alabildiğine sakin.
Ağlıyor tekneler kıyıda,
Yapraklarını dökmüş ağaçlar için
Ve çiziyor ressam bunları,
Çalışmalı insanlar,
Mutlu olmalı millet.
Müteşebbis kardeşim,
Bunu bilmeli elbet.
Beraberiz birlikte,
Bir yağmur yağsa dinmeden,
Sel götürse dört bir yanı,
Yalın ayak yürüsen caddelerde,
Hiç üzülme, sabırlı ol derim.
Bir şiir mırıldansan dilinde,
Bağırmak istedim bu gece avazım çıktığı kadar,
İsyan ettim düşüncelere bilerek.
Sorumlulukları sordum kendime,
En güzel şeyleri yaratmak istedim ellerimle.
Düşüncelerimi kazımak için geleceğe,
Gel otur şuraya bırak aklındaki düşünceleri, dinle bir beni.
Hayat bu, zaman zaman derin bedeller ödeyerek geçecek.
Bazen ne diyeceğinin şaşkınlığı içinde olacaksın,
Eğer içindeki yangını söndüremezsen karşılıksız kalacak her şey.
Sigarandan bir derin nefes çekecek yahut kapıyı vurup çıkacaksın,
Belki bir çay ocağında daralmış sesinle demli bir çay isteyeceksin kahveciden.
Bazı insanlar vardır,
Onların yaşamları, aslında kendi yaşadıkları zaman sürelerinin ötesindedir.
Ölümün ötesinde yaşarlar, ölüme kafa tutarak;
Ama sevdiklerini özlemeden asla yapamazlar.
Yüzlerindeki masumiyetlerde anarlar kendi çocuklarını ve dostlarını.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!