Bürünür sevdânın beyaz tüllerine beyaz gül
Gülümser seherin ayaz yellerine beyaz gül
Yeşil dağların karlı zirvelerinden estirir
Serin rüzgârını hicâz çöllerine beyaz gül
MÜJDECİ YÂRİN BİR GÜLÜŞÜ İÇİN
Benim her dem yaşın yaşın ağlayan o kul benim
Kendi yollarını kendi bağlayan o kul benim
Benim bağrı taş dağlardan coşan akarsularca
Ya hasret ya vuslat doya doya değil mi ya?
Zaten aşk derinden duya duya değil mi ya?
Ya nakış nakış sevgi, ya ırmak ırmak hasret
Gönlüme işlenmiş oya oya değil mi ya?
Öncesi yokluk, sonrası yokluk
İnsan dediğin senin bir soluk
Ömür için nedir azlık çokluk?
İnsan dediğin senin bir soluk
Kalmak yok, geldimi göç zamânı
Göğsümde selâmlar birikir bir sunabilsem
Gönlümde senin sevmediğin her şeyi silsem
Ey Elçi o dem işte varır belki selâmım
Aşkın ile Rahmân’a erişsem onu bilsem
İçimden baharlarca bir yâr geçer
Görenler olur mest cihândan geçer
O cennetçe hoş lâle aşk nûrudur
O mahbûbu âşık ezelden seçer
Erguvân bir sevgidir gökten inen fermân bize
Hangi renk var böyle hoş bambaşka bir seyrân bize
Sırf devâ sâfî şifâ deryâsı âşıklar için
Müjdelerden bir denizdir bahşolan ummân bize
Yakıp yıkmak nedir bilmezken, yakılan biziz
Boynuna esâret halkası takılan biziz
İnanmıştır diye işkencelere uğrayan
Ateşe atılıp seyrine bakılan biziz
Derd keder gam şehri terk etmiş hüzün kaçmış bu dem
Çünki İstanbul’da ey dost erguvân açmış bu dem
Her gönül pür-neş’e âşıklar uçar bayram eder
Pâk bulutlar aşka gelmiş müjdeler saçmış bu dem
Erguvânım her bahâr bülbül coşup meşk eylesin
Gönlü sevgin bâğ-ı cennetlerce bir köşk eylesin
Tatlı coşkun nağmeler sarsın bütün İstanbul’u
Hoş güzel rengin bütün dünyâyı sırf aşk eylesin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!