Uzakta mezarlık, loş gölgeler salınır garib
Derinden hafif hafif bir nağme çalınır garib
Hasret acısı çöreklenmiş içine, mahzundur
Dokunulsa ağlar, bir söz dense alınır garib
Ruhumu karanlık bir zindana tıkan kimdir?
Ayrı kalmak ruhunu sıktıkça sıkan kimdir?
Tutmaz oldu dizlerim, gayri büküldü belim
Ah şu hasret yükünü omzuma yıkan kimdir?
Nedir yürekten gözlere yükselen o buğu
Dingin sularda süzülen nazlı beyaz kuğu
Bir ateştir içine işler yad biliş komaz
Sardımı ruhunu, ister ısın ister soğu
Hak katından müjdesin rahmet muhabbet nûrusun
Ind-i Rahmân’dan selâmsın yâ Rasûlallâh selâm
Son Nebîsin kulların en pâkı en mesrûrusun
Ind-i Rahmân’dan selâmsın yâ Rasûlallâh selâm
Sen şefâat şâhısın sâyende eyler Hak meded
Rüzgâr, müjdeler veren güzel yâre selâm söyle
Alır mı almaz mı bakma sen bıkma söyle, söyle
O sevgiliye, nedir gönlümdeki meram söyle
Sorar mı sormaz mı bakma sen bıkma söyle, söyle
Rüzgâr, ah senin gibi ben de esiversem şöyle
SELÂM SUN
O Azîz Elçi bizim rehberimiz Hakk’a giderken
Ona sevdâ ada gönlüm, duru bir aşkla selâm sun
Arınıp tevbe kılıp Rabbine dön, sanma ki erken
Yere baş koy, Yüce Rahmân sana af hükmü buyursun
Gönül sevdâyla tanışınca, cennette say, ne hoş
Güler, ağlar, söylenir, gelen geçen der "hay ne hoş"
Kaf dağından kaynar güllere hoş rengini verir
Gönül bağının içinden akıp geçen çay ne hoş
Sevdâ, al gönlümü, yak tutuştur, bünyâd etme
Dilersen öylece vîrân bırak, âbâd etme
Siyah zülfünle tut al bûsemi zindanına
Sonsuza kadar orada bırak, âzâd etme
Benden sana dünyâ dönedurdukça selâm yâr
Âlem anarak Rabbini durdukça selâm yâr
Ey kutlu Nebî, şanlı Rasûl, sevgili Mürsel
Mevlâ sana her övgü buyurdukça selâm yâr
Hakk’a dâvet eyleyen mâsum Rasûl, dosdoğru Mürsel
Pek kerîm, müşfik, cömerd dost, üzmeden bol bol veren el
Ey gönül cennet mi istersin Habîbullâh’a koş gel
Oldu âlemler için rahmet, mükemmel bir hediyye
Sermedî bâkî selâm olsun mübârek son Nebî’ye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!