Boşa geçip giderken ömrün,
Bir musibetle açılır gönlün.
Diyar-ı Şuarâ’da hikmeti gördün,
İşte şimdi sen de aslına döndün.
Senin gözlerinden bakıyorum göklere,
Parlayan sensin yâr, gökyüzümde ay diye.
Ben şiir yudumlarken gece hasret sahilinde,
Seni gördüm denize vuran ay ışığı diye.
Gelir ay kaşlarından kirpik oku gönlüme,
Mevlam seni yazmış benim aşk kokan ömrüme.
Ben hiçbir şey söylemedim,
Ve hiçbir şey yazmadım,
Yalnızca yüreğime,
Bir ayna bıraktım.
Arasına ayraç koyup da ertelemeye gelmez bazı duygular;
Yakar, kül eder anında o ayracı da sayfayı da kitabı da.
Yoktur Sen’den başka hiçbir ilah, ey Yaradan!
Ne olur kurtar beni, şu ayrılık denen yaradan!
Ancak temiz bir gönülle akil olur akıl,
Ne olur ey Rabbim bizi de aziz kıl!
Azrail gelince insan etmeli tebessüm,
Sevgili’ye götürene nasıl edilmez tebessüm?
Bir gölge düşer sırtıma,
Sessiz ve ağır
Tıpkı çocukluğumdaki gibi.
Baba, sen misin?
Gözlerin derinde,
Değildir tesettür tarz,
Nass-ı Kur’an ile farz.
bir konu iki dize yedi kelimeyle ancak bu kadar güzel anlatılabilir. yüreğinize sağlık.
bazı şiirleriniz şifreli olduğundan anlayamasamda anladıklarım üzerinden şiirlerinizi beğendiğimi söyleyebilirim.
kaleminize sağlık.