Senin önünde ne zaman kalem bırakacaklar?
Ne zaman üstadım diyeceğiz ne zaman Mir lakabını takacağız
Diye sordukları zaman hemen şu espri gelir aklıma
"Metin Akpınar'a sormuşlar
Sesin çok güzel neden bir kaset çıkartmıyorsun diye
Çok zor günlerden birindeyim
Ne sesin var kulaklarımda nede gözümün önünde hayalin
Kendimle adam asmaca oynuyorum
İsmindeki beş harfi koyuyorum hayat boşluğuma
Uzun zaman oldu değil mi kelimelerde seni görmeyeli
Çok canım yandı, çok yıprandım
Çokta kavga ettim içimdeki şair bozuntusuyla
Yazmamak için yazdırmamak için
Dayanmadı bu yürek, dayanamadı bu (k)alemimde bulunan aşk...
Edebi metinlermiş yazdıklarım
Ne garip bir şey insanın hayallerini yazıp edebi metinler denmesi
Edebli, terbiyeli, doğru düzgün yaşamaya dair nutuklar çekmek.
Edebli yaşamayı bilmeyenlerden bunları okumak çok komik değil mi
İçimdeki şair bozuntusu..
“Birazcık daha sevdiğim fedakâr olsana
Bak bu güzel ilişkimiz bitecek
Ve bir daha beni göremeyeceksin” derdin.
Birkaç gün sonra
Ben seni aradım bu ilişki bitti dedim.
Bu akşam her şey bitecek aslında bu şiirlerle birlikte
Kan kusacağım sigaramı içerken olsun ne fark eder ki
Ölümüne yazacak olan ben değil miyim?
Bu sensizlik, bu sessizlik ölmekten beter bari bu sefer ölümüne yazayım
Bitsin işkence, bitsin hayat, bitsin isyanlar ve acılar...
Bana neden kıyamıyorsun diye sordum Azrail’e
Sen kendine kıyıyorsun dedi.
Nasıl yani dedim.
Âşıksın dedi.
Sustum.
Lisede her zaman her şeye muhalif bir öğrenciydim
Hatta 2 x 2 = 4'dür neden 5 değil diye de muhalefet ederdim
Çünkü bilgiye açtım olmaz diye bir şey olamazdı benim lugatımda..
Amma Edebiyat vardı ki en çok muhalefet ederdim
Şairler her akşam bir şiir yazarsa, her akşam bir aşk bitmiş demektir
Oysa aşk yazılmak için yaşanmaz, yaşamak için yazılırdı eskiden
Eski sevdaları anımsadım birden anne ve babalarımızdan dinlediğimiz,
Dinlerken bunlar aşk değil ibadet dediğimiz aşkları
Bir de seni...
Harikasınız üstadım...