bir yıldız düştü geceden;
adettendir dedim
tek dilek diledim içten
sahil;
bugün daha bir sessiz...
mayıs soğuğu sarmış gün batımını
bugün;
yağmur, mavi, yeşille ilgilenmiyorum
örttüm üstlerini
bu şiiri sana yazıyorum...
hissetmen için
ve beni düşünmen için...
ceplerimde;
virgüllerim soluklanmakta...
parantezlerim;
dün gece,
yanımda olmanı istedim…
giderken sıcaklığını aldın götürdün
dün; yüreğime bir mum yaktım… kısık, titrek… söndü sönecek… aydınlık seninle daha bir aydınlıkmış… aydınlıktan korkuyorum şimdi… açılmamış şiirlerim, söylenmemiş sözlerim vardı ceplerimde… senle başlayan ve senle biten… mum aydınlığında nasıl okunur bu satırlar…! düşünüyorum…. hep hayalden kopup gelen özlem, ayrılık şiirlerini içime işlerdim… ne çok yakışmış bu sözler bana… şimdi daha iyi anlıyorum… hangi aşk mutlu biter ki? ... her aşk her şiir demektir artık kitabımda… hayal de kaldı aşk… yüreğimden düşer gözleri… içimden fırtına, rüzgar geçer ve ummadığım bir anda gözleri… dağınık yalnızlığıma inat beni benden alan gözlerinde nefes alırdım… yakamoz gözlerimden düşen ah o gözlerin… bilmiyordum; farkında olmadan büyümüş büyütmüşüm seni içimde… çoğalmışsın şiirlerimde….
ama! biliyorum ki sözün bittiği yerdeyim…. aşk mı? ... benim kadar yorgun içimde… sessiz çığlıklarım ayakta şimdilerde... ağlayan yağmurlar gözlerimde….
şimdi; geceden kalma yağmur gözyaşlarımı siliyorum... senin varlığına, gülüşüne dokunmadan...
Uzun zaman oldu kalemi elime almayalı... belki de kendimle yüzleşmeyi yarına erteledim... bu yüzleşmede kaçındığım konular olduğundan, sadece hazır hissetmediğim den yada zaman bulamadığımdan değil... ben ben olduğumdan beri korkularımı hep önüme aldığımdan dolayı galiba...
insanoğlu düşünür, düşüncelerin de kaybolmaya başladığı an kaleme sarılır hemen... zaman zaman olmadı değil bu durum ben de...sanırım yeterince kaybolmayı becerememişim...çünkü kaybolmayı seneler önce bırakmıştım...bir daha kaybolmayı bırak yanımdan bile geçmesine asla izin vermeyeceğime kendi adıma söz vermiştim... kaybolmak insanın kendisine verdiği sözlerle çok tezattır... kendime söz vermişliklerimin kaçını yerine getirdim bilmiyorum... önemli olan insanın kendisine söz verdiği zaman, sözünde duramazsa, yer açtığı diğer sözlere kapısını kapatır...o saatten sonra kendisine küser...oysa bu söz vermişliklerde tek başına değildir... bir yola çıkılır ve bu yolda verilen sözler yerine getirildikçe bu yol size umut olur...
umut ise hayal kurmaktan farklıdır...umut daha bir hayata bağlar insanı... kendine inanmayla başlar umut... önce kalpte filizlenir... filizlenen çiçeği sulamak, yapraklarıyla konuşmak ve ta ki çiçek açana kadar umudunuz büyürde büyür... büyüyen umudunuz gün gelir ortadan bölünür, ufalır...yada tam tersi sizi hayata bağlar... umudunuzu ne kadar çok kendi içinizde yaşarsanız daha bir güç alırsınız... itiraf etmek gerekirse bu duygu bende büyürken hep yıkıldı...siz siz olun umudunuzu büyütürken çok açılmayın... keşke diyeceğiz duruma gelirsiniz…
eylül;
hazan mevsimidir çekene
kimine göre;
hüzün katar türkülerine
melankolidir düşlerine...
geceye not düşenlerden biri olarak başka saatleri neden seçmediğimi düşünüyorum da burada duruyorum… belki de sessizlik beni çekiyor… yok bu sebep yetmez bence…gündüzün istemediğim mavisi dolmuyor pencereme ya da yastığımın altındaki anıların beni dikte tuttuğu zamanlarla çakışıyorum… evet, evet diyorum… sebep olanlar bundan başkası olamaz…
hiç başkaları gibi olamadım, yani başımı yastığa koyar koymaz uyuyanlardan… çok mu duygusalım? yoksa kafayı takanlardan mıyım?… bilmiyorum kafam karışık…
anlamlara bakmadan anlamayı öğrendim bu zamanlar da … gözlere bakıp boş vermişliği anlamak… en basiti; çocukluğumuzda oynadığımız oyunlardaki duyduğumuz sevinçlerimizi; yenildiğimiz oyunlarda kaybettik mesela… ya da birisinin elde etmek istediği hayal kurdu olmayı seçtik… kendi hayallerini gerçekleştirmek yerine birilerini mutlu ettik… hayaller…. evet hayaller diyorum, gözlerimizi kör eden hayaller umudumuzun gerisinde…
Tebrik ederim şiirleriniz herbiri birbirinden güzel yüreğinize sağlık