-Karacaahmet’de-
Her seher bir şimşek gibi dünden güne atlar
Gün yanığı mermerlerde gül kokulu hatlar
Bir deniz ki her damlası yıldırımla yunmuş
Hasretimsin, vuslatımsın, heyecânımsın benim,
Mührü var alnında aşkın; Mihricân’ımsın benim…
Sende buldum sevdaların mihrini ey sevgili;
Mührü var alnında aşkın; Mihricân’ımsın benim…
İlkbahârım, sonbahârım, her zamânımsın benim,
Zamanın öfkesidir yüzün çağ aşımında
Antik güller yeşertir alnının kırışığı
Gözlerin birer hançer uyutur gibi kında
Bakışın sahralarda donan yıldız ışığı
Çağların soluğudur geceni saran buğu
-Karacaoğlan Meltemiyle-
Deli gönül bulup-bulup yitirdi
Ne gözler içirdim hilâl kaşa ben
Herkes başladığı işi bitirdi
Alırım tozlarınızı kirpiklerimle
ıslak iki sürüm
iki gözkapağım iki fırça
yol eder yüzünüzü kirpik-kirpik yürürüm
sürükler kara cellat leylâ’yı sürüm sürüm
ışıktan zindanımda sızlarım parça parça
Akdeniz’de ıslanan eteğini Toros’un
Bir gecelik Harran’ın yanık bağrına serin
Sorun fırtınalardan yerini Barbaros’un
Yaz günü rengindeki başaklar denizinden
Malazgirt şimşeğinin silinmeyen izinden
Mevlâna meltemiyle kalyonları gönderin
Söyle bana dargın mısın
N’olur öyle mahzun bakma
Canevinden vurgun musun
N’olur öyle mahzun bakma
Bakışında bin bir ışık
Tutuştu bu akşam içimde yine
Yıllardır kavuran kordu hasretin
Ne zaman erecek elim eline
Tükendim beni çok yordu hasretin
Sermiştim gönlümü bastığın yere
Sokma el heybesine, elin kalır içinde,
El unutmaz; ün ve kin elin kalır içinde…
Tarar zülfünü meltem vefasız sevgilinin;
Yâr gider, yâr kokusu yelin kalır içinde…
İçimden geçiyorum,
Bir trenin tünelini yudumladığı gibi…
Bir yanımda yükselen benlik dağları,
Bir yanımda uğultusu umut uçurumunun…
Aşıyorum yaşanmamış çağları,
Mahkûmun avluyu adımladığı gibi…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!