hayat denen şey iki nefes arasındaki kadardı,
sonrasında ne ölü olduğu, nede diriliği bilinmezdi,
işte bu kadardı insanlığın sahiplenebildiği,
ve böyleydi hayat, meçhullerin denizi...
her ne ise beni sana bağlayan, durma kopar at artık!
kederlerin ağına kapılan duyguların yok işte mecali…
bekleyemedim zamanın kayboluşlarında,
bulamadım çokluğun içindeki hiçliği,
çantam boş, hemde bomboş! ...
mazeretler, şeytanla nefsin köşe kapmacasıdır ya,
boşta kalansa olur hep Adem'in gamsız evlatları...
ettiğin her sözün takati inandığınla örüntülü ya,
sana dair söylediklerim yatak döşek hasta,
yok artık dermanı dertlerinin…
zamanın evveline saklanmış sözler,
yıpranmıştı,
yaşlanmış, unutulmuştuda...
aktı dört bir yandan dünyanın isi pası,
aldı başını gitti, kayboldu sonsuzda…
sevindi insanlık, heyecanlandı da,
birden bir ses duydu, irkildi,
ve uyandı karanlıkta,
yatağından doğrulduğunda anladı ki gördükleri hayaldi,
Hasta ruhum yolunu gözlüyordu nicedir…
Ve sen yine geldin kutlu misafir gönlümdeki yaralara şifa olmaya geldin…
Ve yine geldin kutlu misafir, açlıkla susuzlukla ruhumun Rab yolunda ki dilinin kelam-ı alası olmaya…
Geldin çok şükür, Rabbimle kalbim arasındaki kara perdeleri aralamaya…
Hasta ruhum yolunu gözlüyordu nicedir…
Hoş geldin ey ramazan sefalar getirdin dünyama…
açtı gözlerini baktı dört bir yana,
baktı, baktı ve tekrar kapattı sonra,
görmek istediği bu değildi,
zira, yine daldı kendi hayal dünyasına…
ey derdinin dermanına amâ bakışlar,
yolun yakın mı yoksa ırak mı,
yolculuğun ferah mı yoksa kurak mı bilinmez ama dön artık,
dön ve gör halini, gör ve bil artık “ben”liğini, bil ve de eğit,
Sevgili'ye seranatsa maksat,
akibet, sırlarıyla birlikte koynunda zamanın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!