Ruha dolar çam kokusu
Çağıl çağıl akan bir su
Türküler gönül dolusu
Söyler de içten büyüler
Vadileri cennet yolu
Seni özledim de gurbete çıktım
Gurbet elde kaldım han köşesinde
Kurulu tahtımı uğruna yaktım
Gurbet elde kaldım han köşesinde
Coşkun Fırat gibi bir gönlüm vardı
Söyle ey garip şair, sen de gençlik türkünü
Söyle, içinin zehri dökülsün damla damla
Dört duvar arasında bu türkünü tamamla
Bekleme ufuklardan doğacak kızıl günü
Günler alevden kemer, günler ömür törpüsü
Bir ağaç gölgesi bahçem ve bağım
Orada kurulu tahtım, otağım
Kışı eksilmeyen karlı bir dağım
Baharına hasret kaldı gözlerim
Gözlerinde vardı rengi baharın
Canlanır gözümde ebede giden
Bir yolun sonunda meçhûl bir diyar
Ve elimden tutmuş, ilk sevgiliden
Kalan son umutla son hatıralar
Benliğimi yakan alevden nefes
Kapandığım dizinde beni ağlatan kadın
Sana olan aşkımı nedense anlamadın
Her sözün bir ok gibi, yanan bağrıma değdi
Bakışların büyülü, gülüşün deliceydi
Ayrılırsak bir gün birbirimizden
Hatırla da beni, düşün kuşları
O kuşlar ki taşır, bihaber bizden
Al gagalarında yüklü baharı
Ufukları geniş bu hür kuşların
Bir aşama elbet her yolun sonu
Her kumaştan insan: Yolcu Salonu
Sarhoşu, ayığı, pinekleyeni
Durup birbiriyle sohbet edeni
Öz evlât kanıyla hürriyet yazılı
Bayrağı şafaklara diken ana
Bu uğurda baş veren
Oğullarının başı için:
Beşiktaş dendi mi Yıldız görünür
Yıldız’a taht kurmuş bir kız görünür
Bir dönmeye görsün eski sevdalar
Aşkın fırtınası, o hız görünür
Aşka kanatlanmış, o küheylâna
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!