Gökyüzünde bölük bölük turnalar,
Söylen hele bizim köyden ne haber?
Şen mi yoksa viran mıdır haneler,
Söylen hele bizim köyden ne haber?
Gökyüzünde turnam sıra sıralı
Ah oddan ocaktan eyledin felek,
Benim de harmanım çecim varıdı,
Bilmem ki sen bana neyledin felek,
Benim de bir tahtım tacım varıdı.
Yar mı bıraktın ki sevip saracak,
Eteğinden serme sefil,
Öpecek mi sandın beni?
Sevdim diye seni gafil,
Tapacak mı sandın beni?
Sökülse de ciğerlerim,
Doğup büyüdüğüm nazlı köyümün,
Eskiden derdine ağları vardı,
Darmadağın olmuş köklü soyumun,
Birbirine muğnis kâğları vardı.
Kışları çetindi kar bora tipi,
Kadir Mevlâ’m nasip eyle,
Gönüllere er olayım.
“Yunus” gibi sevip böyle,
İnsanlığa yar olayım.
Bu duyguyu alma benden,
Alışmıştım her edana nazına,
Gönül kanatlanıp uçmuyor sensiz.
Dört beş gündür hasretim ay yüzüne,
Yıl oldu günlerim geçmiyor sensiz.
Bu ulvi sevdamı ne bilsin eller,
İç geçirip dalışımda,
Duygularla doluşumda,
Ben her nefes alışımda,
Sensizliği yaşıyorum.
Ne zaman mehtaba çıksam
Her nefes içimde taşırım seni,
Bu deli divane kulda sen varsın.
Derinden derine yaşarım seni,
Bendeki her türlü halde sen varsın.
Bir garip aşığım çağladım, coştum,
Gözlerini mor menevşe,
Sanıyorum sevdan ile.
O bakışa o gülüşe,
Kanıyorum sevdan ile.
Aklım fikrim şaş’eyledin,
Bu kaçıncı mektup yırtıp attığım,
Yazıp sana veremeden sevdiğim,
Bu kaçıncı gece sabah ettiğim,
Göz yaşlarım kurumadan sevdiğim.
“Ferhat” gibi dağları mı aşayım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!