Resul Üstün Şiirleri - Şair Resul Üstün

'Sıkılmış Yumruklarla El Sıkışamazsınız.'

Şair, 1960 yılının 4 Şubat'ında Ergani'de doğdu. İlköğrenimini Ergani'de, Orta öğrenimini ise Ergani ve Batman Liselerinde tamamladı. Yüksek öğrenimini D.Ü. (Mardin Eğitim Enstitüsü) sınıf öğretmenliği bölümüyle tamamladı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nde tutuklanıp Erzurum ve Diyarbakır işkencehanelerinde yattı. Dönemin anti demokratik sistemi tarafından sakıncalı görülerek 1983'te görevden el çektirildi. Erzurum ve Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanlıkları ile Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine açtığı davayı kazanarak 1989 yılında çok sevdiği öğr ...

Resul Üstün

14 Nisan 2001 tarihinde bir akşamüstü Çermik İlçesinden Diyarbakıra dönerken Erganiye bağlı Pirahmet (Ahmetli) Köyü yakınlarında geçirdiği trafik kazası sonucu yitirdiğimiz 1978 kuşağı öğrenci gençliği önderlerinden sevgili Mehmet İzin anısına...


Güleç dostum!
Sevdaydın en karasından,
Sindiremediler.

Devamını Oku
Resul Üstün

Ben ilkim beyler!
Sevdalı toprağın döl rahmine
ilk kazmayı ben vurdum.

Sevdalar üresin diye;
tırmıkladım,

Devamını Oku
Resul Üstün

Bir yaprak düşer daldan,
İki damla yaş, kara gözden...
Kan kaybeder hayat,
Can incinir, can yanar,
Kimse görmez dönüşsüz yola gireni.
Hiçbir yağmur gözyaşından daha ıslak,

Devamını Oku
Resul Üstün

Sessizliğin gök gürültüsü gibi derinden sarsıyor hasretin.
Şimdi ağır yaralı,
Şimdi kan kaybediyor,
Ve şimdi haybeden yoğun bakımda gün sayıyor umutsuzca
Kızıl nar bahçesi gül dudaklarında aşk…

Devamını Oku
Resul Üstün

Okulların yaz tatiline girmeye hazırlandığı ve ısının 40’lı dereceleri çoktan aştığı şu terletici Haziran Günleri’nde stresli bir eğitim öğretim yılının yorgunluğunu kısa bir süreliğine de olsa üzerimizden atmak ve yıl içinde gözlemlediğimiz iletişim kopukluğunu az da olsa giderebilmek için bahaneler girdabında çeşitli teoriler üretme peşindeydik. Özellikle de arkadaşımız Özgü Hanım’ın “biz İstanbul’da iken…” diye başlayan eleştirel yaklaşımları da bu işin tuzu biberi olmuştu.
Diyarbakır’ımızın mavi dalgalı, beyaz köpüklü sularına öpücükler kondurarak ekmek balık kırıntılarını tırtıklayan ak martıları, ipeksi tüylerini serin esintilerin yalayarak taradığı yeşilbaşlı ördekleri ve yeşilin bilinen tüm tonlarının ahenkle dans ettiği ormanları yoktu belki…
Ama insanlık tarihinin ak saçlı tanrıçası gibi Doğu Anadolu Dağları’ndan doğup dipten sızma yoluyla Hazar Gölünden beslenen, Mezopotamya Uygarlığı’nın en verimli topraklarına can suyu olan, insanoğlunun yarattığı suni barikatlara inat Irak topraklarına geçip orada özlemle Fırat'ı kucaklayıp muradına erdikten sonra Şattülarap'ta Basra Körfezi'ne dökülen bir Dicle Nehrimiz vardı.
Efsanevi özellikleriyle Lice yakınlarındaki Eshab - ül Kehf mağarası, Dakyanus şehri… Dünyanın en bakir sularının depolandığı Eğil Baraj Gölü, Dünyadaki taş köprüler içinde kemeri en geniş olan Silvan’daki Malabadi Köprüsü…
Mavi gökyüzünden Ergani’yi mağrurla süzen Zülküfil Peygamber Makam Dağı ve Meryem Ana Kilisesi… İnsanların dünyada ilk kez yerleşik düzene geçtiği ve taneli tohumu tarlaya ilk ektiği yer olan Ergani’nin 10 bin yaşındaki Hilar Mağaraları vardı.
13. Osmanlı Valisi Behram Paşa tarafından yaptırılan Behram Paşa Camii, Selçuklu Sultanı Melik Şah tarafından yaptırılan muhteşem Ulu Cami, Nebi Camii ve Safa Cami vardı. Mart Thomas, Meryem Ana, Kırklar Kilisesi ve Mart Pityon Kilisesi vardı. Sultan Kasım tarafından yaptırılan ve 510 yaşında olan muhteşem Dört Ayaklı Minare vardı.

Devamını Oku
Resul Üstün

Akasyam,
karadutum,
caneriğim,
güzelim,
kara sevdam!
'hoş gelmiş,

Devamını Oku
Resul Üstün

Küçüldü bu koca şehir.
Tüm caddeleri,
sokakları dar geliyor.
Dar geliyor Sur Kapıları.
Nefes alamıyorum,
yüreğim daralıyor Bahar Gözlü Yâr.

Devamını Oku
Resul Üstün

Ben,
o merhum şehrin
yarınlarsız sokağının
elit delikanlısıyım.
Ben,
sabahsız gecelerin soğuk koynunda,

Devamını Oku
Resul Üstün

Tüm cesaretimi toplayıp
utanmadan,
sıkılmadan,
bağışla dersem;
beni bağışlar mısın çocuk?
Sana vadettiğim

Devamını Oku
Resul Üstün

Ben yol yordam bilmem ki...
Ellerimi bırakır, gidersen eğer;
İnan bana ölürüm, biterim.
Beni yarı yolda bırakma kurban.

Ben dil, lisan bilmem ki...

Devamını Oku