Kimine al yakışır, kimine mor…
Kimi özlemlerini yolda, kimi gönülde kor.
Yalana değil, yüreğimde yanan ateşe sor,
Esen rüzgâra, çiseleyen yağmura sor.
“Sevmek” en çok sende anlam buluyor.
Anlat anlat masal anlat,
Gözlerimi bağla benim.
Gündüz yetmez, gece de sat,
Yüreğimi dağla benim.
Ağırlaştır, derin-leştir
Nasılsa yalan be-leştir.
Kızılca kıyamet bir akşamüstüydü.
Toprağımda göğün Dicle renkli gözyaşları
Yürek tırmalayarak ıslatıyordu öğrencilerimin saçlarını.
Onlar bensiz ıpıslak, cıscıbıldak,
Ben onlarsız yarım yamalak…
Yine “despot” bir akşamüstüydü
İnce vücut hatlarını çiziyorum tarihi kadim şehrimin
Kara yazgılı taşlarına cansız bedenleri de ekleyerek.
Avrupai bir düş yaratıyorum sefil merakımdan.
İçinde son kez yıkanılan cenabet su yüzeyine
Rastgele darbeler indiriyorum rakkase kalemimle.
Baş kaldıran barış aktivistlerini de unutmayarak...
Gözlerini sakla gözlerden.
Göze gelirsin sonra.
Ben yokum ya yanında,
sarıl benli anılara.
sakla onları,
sakla gül kokulu koynunda.
Gün batımlarımız hep sancılı olur.
Hele bir de gece olup
karanlıklar egemen olunca;
bir işkencedir değme gitsin.
İniltilerimiz ta anarahminden duyulur.
Gökler bulutlanıp,
Dün korkmuştum,
Bugün de korkuyorum,
Yarın da korkmaya devam edeceğim diye korkuyorum.
Ellerin kelepçede,
Ayakların prangada,
Hani yalnızlıklar olur ya
en acısından,
en katmerlisinden...
Bir miting alanında en coşkulu anda bile
kendini bir başına,
yapayalnız hisseder ya insan...
Konuşma,
Hatta yazışma bile.
Benimle olan tüm bağlantılarını,
Tüm ilintilerini kes istemezsen.
Yazdıklarımı okumamış gibi,
Haykırışlarımı duymamış gibi davran.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!