savaş tanrıları
neler yağdırmadı ki
üzerimize,
yine de bekliyoruz
kan çiçeklerinden
güller açsın diye.
gitmediğimdendir,
vücudumu saran ateş
çakıl taşlarının kızgınlığında
vurur sıcaklığını
Bodrum gibi içime.
‘’Söyleme kimselere,
unutulmuş ölümler çalmasın geceni! ’’
Uzun bir yolculuk, yazdan başlayıp kışa uzanan
kıyılmış düşünceleri taşır beraberinde.
'gece sırtıma vuran soğuk
öyle yerleşmişsin ki içime,
kıştan önce gelir acın.'
buz dağları karışırken bulutlara
günü ısıtamadı güneş / istersen
‘kareli defterler arasından
bulup çıkardığım notlar gibi….’
ince ince yağarken kar
çoluk çocuk ve kadınlarla
kapılar;
ne aptalca şeyler için
çalınmış,
haraç olsun diye
açılır.
hangimiz gördü
kıyametin içinden akan dereleri / bulanık
sularında oynarken çocuklar üstelik / hangimiz
gördü içinde yıkanan günahları?
insana dair sorgulanacak çok şey var / akıl
dolaşır başıboş kentin sokaklarında.
Asık suratlı insanlar,
magandalar, çekilmez kılanlar:
Şehrin günlüğünden çıkarıp atarsın
şehrin orta yerine gürültüsünü,
komik şiirler kalır sokakların.
Aslında hava çok sıcak...
Rüzgar yapraklarına dokundukça
üflüyor serinliğini çınar.
Karşıdaki adamdan şanslıydım.
Karşıdaki adam!
dolunayın
en büyük olduğu gecede yaktılar,
gecede kaldı sesleri / ateş
dansları o gün bitti / tütmedi
bir daha barışın çubukları.
yüzlerimiz soluk beniz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!