Her gece karşımda
kapkara bir buhran
uykusuz geceme kabustur solan
delirmiş bir siyah gül
dikeni kanatır gözlerimi
çiçekleri kurumuş,savrulmuş
Çıkarken yokuşları, halsiz kalırmış dizler,
Görünenler illüzyon, yalan yanlış bilinenler,
Kusur benim derken bile eksik kalmış cümleler,
Biz aslında yine biziz, devaynası'nda akisler,
Yüzlerimiz eğri büğrü, doğru göremiyor gözler,
Dostun özlemini çeker dururum
Sığamam ben ne yıl'a ne de aya
Çatlak sazın tellerine vururum
Ayağıma bağlamışlar bir Kaya.
Gönül yarem hiç durmadan kanıyor,
Ortaköye indim yine bugün,
Güvercinlere yem veren insanları seyrettim beş dakika
Yürüdüm ,sessizliğimle yanlızlığımla beraber,
Güldüm , bir güvercinin eşine kur yapışına,
Sahile indim , deniz tebessümle baktı yüzüme,
Bir banka oturdum ,
Belki yarın hayaliz,Ömrümüzün son günü
Ne yaptın bunca yıldır, yarın hesap dökümü,
Götüreceğin ne var! yoksa eşek yükümü?
Sakın sanma yalancı, dinle naçiz sözümü.
Sorulmaz sanma sual, terletecek bedeni,
Süzülürken ruhum mavi bir gökyüzünde
Masmavi gözlerinde beraberdir benimle
Kavuşuruz belkide seninle günün birinde
ismin var kalbimin en kuytu köşesinde
Görmedim senin kadar güzelini bu ömrümde
Sevdam öksüzdür
kırıktır kalbi hep
haykırmaktan
ağlamaktan
ve eziktir birazda
bilmem kaç kişinin
İstanbul dediğin, Deniz ve kız’sız
Adalar boş elle buruk ve ıssız,
Bazen emirgana inerim de mahsus,
Olmaz istanbul,olmaz ki yalnız.
Bu dünyaya peydah olmuşsun ya boşuna,
Adam sanır bakan, endamına, gözüne kaşına,
Kurban olayım yarenliğin, toprağına taşına,
Pul oluruz gerekirse, biz dostumuz uğruna.
Dost için atar, değersiz biçare kalbim
Belli'ki kelamını unutmuşsun köhnede,
Kurnazlığı kapmışsın gazinoda kafe'de,
Aklın fikrin düğünde saltanat-ı sefada,
Senin için anlamsız fazilette, vefada!
Allah bizi korusun, senin gibilerin'den,
sevgili Pelit,
bu güzel şiirleri ne zaman internet ortamından elimizde kitap olarak okuyacağız gerçekten merak ediyorum. Artık zamanı çoktan geçmedi mi diye de düşünüyorum.
selam ve sevgilerimle.