Uzaktan gelen sesler doluyordu kulağıma
Gecedeydim;
Beklemekteydim gün ışığını
Kim bilir vardı ya suskun bir gece vakti
Açılan telefonda,
sesin olurdu kulaklarımda...
Bir zamanlar toprak kokardı hava,
Zaman içinde kayboldu an bilinçlerde.
Kan kokusu,
Barut kokusunu bastırdı
Sinsi bir şafakta.
Vurur yürek,
Sebebin benim sevgili
Öylece ağlayışın karanlıkta sus pus,
İnceden akan göz yaşların
Sensin sebebim sevgili
Haykırışım karanlıklara
Aç kalışI susuz kalışı ruhumun...
Aşk derin okyanuslarda dalmak dibe
Kaybolmaksa maviliklerde
Bir küçük adaysa aşk,
Daha çıkmadım o adaya...
Yazmadım daha istediğini.
Sevdalı gönülde ışık sönecek şimdi.
Şimdi karanlığın tütsüleri saracak dünyanı.
Hayatı sevebilmek mühim iş kerdeşim;
Sararmış kitap sayfalarından kurtarabilmek hayatı.
Kavuştur birşeyleri şimdi ince ince
Bir dost eli uzatır gibi umarsız...
Anlayabilmek ve kavrayabilmek denkleminde
Kurulu bir yaşamdı bu.
Sonra sözler yitirilebilirdi zamanda.
Hani rüzgar çağırabilirdi, kuçaklayabilirdi
Yalnızlığı.
Birden bire belirirken hayaller,
Devrik kral, kendini kendine devrederken,
Bilmiyordu yeniden dirileceğini...
Ve törenden önce,
Ateşten bir kuş uçuyordu havada
Ateş yalıyordu bedenleri şölen havasında.
Her seferin sonundaki diriliş
Evet, kaçmalıyım senden de,
Ondan da, herşeyden kaçmalı...
Bulmayın beni ne olur.
Kaderimle başbaşa kalmalı.
Bana dokundukça keder bulandı ellerine;
Sen uyurken
Seyretmek seni oturduğum yerden.
Tatlı rüyalarını düşünmek,
Salkım saçak bir umut büyütürken
Yürek kendi benliğinde,
Sırça bir kuş kanat çırpıyormuşcasına
Eski şiirlerin ayak sesleri duyduklarım
Yankıları eski aşkların ayak sesi
Uyanamadan uyuyuşlarım.
Emin olduğum herşeye dair
Her gece onikiden
Şafağa dek...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!