Kendimi atar olurum bir boşluğa,
Tutan olur mu bilmez dağ.
Bir sevda masalı söyler sonra…
Titrek mum alevi ışığında ağlaşır kadınlar.
Yaylayı kar basar
Kardelenler açar
Geliyorlar... geliyorrrrlarrrr....
Durdum kimlerdi ve nereden geliyorlardı.
Mahalle bir anda karışmıştı.
Ben kaçmıştım.
Kendimi yanlızlıklara adamıştım.
Gökyüzünü dalgası olurdu bulutlar
Sahile çekilmiş bir sandal ağlardı hüzünle.
Sahile bakan yamaçta bir ağac kımıldatırdı yapraklarını.
Martı sesleri sıklaşır,
Tekneler yanaşırdı kıyıya.
Eski bir şarkı unutulur giderdin.
Kendiliğinden susar bir gün
Başının içinde çalan konçerto;
Üzülsen ne çare;
Anlar dertlerim kendiliğinden seni.
Bir sonbahar rüzgarı eser,
Bir yaprak daha düşer
Şair dedi;
Bir güz akşamıdır hazanda gönlüm
Ve;
Bir yıldız kovuğu gönüllerde sonbahar
Suskun yanlız hırçın kaypak görmecelerde yurdum
haine saldırır körpe çocukluğum
Öyle bir sızı duydum ki dün gece
Çıldırtan uykulu beynimi
Sızı duyup ta sızlandım sonra.
Unutup hatırladım.
Düngece ipil ipil bir yağmur attı.
Gözlerimi kapatıp yürüdüm karanlığa,
Adım adım yürüyen ışıkla gel bana,
Ellerinde hatır çiçekleri
Gülümseyen evime.
Yazıp bir kenara dertleri
Kaçkın bir çocuk olmak yakışır şimdi.
Soğuk bir kış başlatırken hayat
Sen güzel bir şarkı gibi
Güç veren portakal kokulu yarim
Birdenbire bir yağmur
yağarken şehre
Bir ben ıslanmıyorum şavklı kalelerde
Rüzgar çağırırsa seni
Nerdesin sen?
Kimsin?
Varlığın ortasında son sığınak,
Var mısın yok musun?
Sarnıç dibindeki su musun?
Her sarnıç küflü bir yağmuru taşır
Ateşinde çatlak dudaklarım,
Sıcak bir nefese hasretim şu aralar;
Yüreğimde çırpınan sevda kuşu
Yatağımda gelincik çiçeği her sabah açan.
Ardı sıra anacığının eteğinde
Bir bebe koşar sabaha.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!