Ne dünden ne de bu, günden yarına,
Ne bir nesne enfes ne gelir nefes.
Sağır kulak kör vicdan duvarına,
Bağırdım canhıraş, geri geldi ses! ..
Miyav! Miyav! miyavlayıp zıpladın,
Uyuz kedi kuyruğuna bastıkça.
Hele sen bak! Bir de murdar demen var,
Ben ciğeri yüksek yere astıkça.
Ne yenilir ne yutulur sözlerin.
Doğramakta pek mahir gafları kak kak eder,
Pekmez diye katranı kaynatır ak pak eder.
Yüzü var mı acaba? Yüzü varsa da zahir,
Yal yediği lengeri porselen tabak eder.
Olup biten nedir diye; seyirciler keşifte,
Çözmeye çalışırlar ne tiyatroda ki şifre?
Oyunculardan birisi yorganı alt üst etti,
Çırılçıplak yüzsüzlüğün yüzü oldu deşifre...
Yeri, göğü, doğu, batı fesat her yanı tuttu,
Hainliğin doruğunda kutsalları kokuttu.
Bu zamanın Celalisi namdar Fetö haini,
Celaliyi geçti gitti ona rahmet okuttu...
Yansa sevinirsin külli memleket,
Ellerini çırpıp şak! Şak! Edersin.
Tüneyip leşinle köhne dalında,
Kara karga gibi gak! Gak! Edersin.
Seksen yıl öteden bu günkü an'a,
Ararmışlar bu fakiri ne diye?
Kimse kaybetmedi ben kendim yittim.
Cebri kollarımdan çektilerse de,
Bahtımın peşinden ben kendim gittim.
Cinler defterine kaydolmadım ki,
Sen güzelin gölgesinden,
Yürüyorum usul usul.
Dergâhın da olsam derviş,
Eğnimde kırk yamalı çul.
Gam devşirsem demet demet,
Bu vefasız handan acı, tatlı anıdır,
Kırık kalbin yeri kırık kalpler yanıdır.
Bu gönül var ya bu bahtsızların hemişe;
Sığındığı göçmüş harap şehristanıdır...
Ne yerdeyim ne gökteyim,
Karman çorman öbekteyim.
Ne ben bende ne bende ben,
Dört yolda tam göbekteyim...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!