Önce parıltı,
İçimde ki kıvılcım..
Ve çatlar gibi hiddetinden,
Haykırıyor bulutlar..
Neden şimdi bu yağmur ?
Çaresizim.
En derinimden çağlayan bu ırmak,
Dudağıma değmiyor..
Sessiz ve karanlık
Yalnız, kimsesiz..
Kimseden işitmedim, gösterilmedi bana,
Yürüdüm bir başıma yol bile yoktu henüz..
O sıra mevsimden güz, ölüm çıktı karşıma,
Nasıl işveli nazlı, görseniz ölürdünüz..
Benim kalbim soğuktur geçti gitti yanımdan
Kalkın ulan, kalksanıza !
Sizin uyumaya hakkınız yok.
Şu göğsünüze baksanıza,
Bir parça et, katran gibi kan,
Yangın bile değil, kıvılcımdan,
Sızlayan bir kalbiniz yok..
Ben sustum
Rüzgar savurdu biraz
Biraz nar ağaçları titredi
Döküldü yaprakları
Sonra bulutlar karardı
Kargalar kondu pervazlara
Saçların yastığını örtüyor,
Baktıkça sallıyor göğsümü kalbimdeki deprem..
Saçların, onları kimse örmüyor,
Okşayıp her telini sonra yüzüme sürsem..
Bacakların sütle ovulmuş bin yıllık mermer,
Ellerim üşüyor yine,
Korkuyorum bir kuşun hayaletinden,
Ansızın uyanıp hatırlamadığım bir kabustan,
Belki gerçek sandıklarımdan, ama uyanıp işte,
Bulsam onu göğsümde, titriyor hem kor gibi,
Sonsuzluktan düşmüş lanetli bir yıldız gibi,
Bulutlar sürüyerek kapına geldim,
Ay ufukta mahmur, gökler karanlıktı..
Hiç bilmeyeceksin ne vakit geldim,
Bu yağmur, üstüme sen uyurken yağdı..
Karışıktı yollar, ben karışıktım,
Çirkin bir şiirdir bu, kalem ucunda bekler,
Sordum, "Hani ilhâmın ? Şu yosma, teni beyaz.."
Dedi, "Çağırma onu, kaleminle bir sefer
Yapabilirsen eğer, kendine bir şiir yaz"
Ne yazayım kendime, hem zahmet hem eziyet,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!