Seni acıtan rüyaları reddettiğinde,
Ve çıkıp ufku çatlatan bir vakitte
Alnına yorgunluk çekiçleri vurulmuş,
Sanki tütsülenmiş yolları aştıysan,
İçindekileri öldürmüş katil evlerden,
Buna şahit sokak lambalarından,
Üfleme boş yere zaten kırıktı camlar,
Yüzüme bakma öyle, ellerimle kırdım..
Kırmasaydım kapı orta yerinden çatlar,
Kahredip gittin diye vurup çarpamazdım..
Tekmeleyip zorla gezdirdiğim o taşlar,
Gece bir pusudur içinde kalbim bekler..
Sis çöktü göğsüme yıldızlar beni bekler..
Kaçsam şafaklara güneş zaptımı bekler..
Dost elinden yemiş hançeri gafil kalbim,
Yıldızlar göz kırpar kalmaz kaçacak yerim..
Resmini çiziyorum süzülen yaprağın..
Sonbahar sanırım..
Kuşlar ötelere uçtular..
Kanatsız kaldım..
Tuvaller fırçamı boyuyor,
Bir hayâl başucumda bana küsmüş bekliyor,
Yıldızları topluyor elleriyle semâdan
Zarif parmaklarıyla esrarını işliyor,
Nağmeler duyuluyor uzak çok uzaklardan,
Neden kıskanıyorum, ona mı söyleniyor?
Öyle korkuyorum ki ayrılırsa yanımdan,
Görmek de neymiş, bakmak ne kelime ?
Ezelden susuzluğunu gözlerimle içtim..
Sessiz ol, sakın bir şey söyleme,
Merhamet et, ben hiç böylesine yenilmedim..
Sen ki her sırrıma mazhar gizsin,
Bir adım bile uzakken seninle aramızda,
Başka iklimlere sürdü kader beni,
Sabrettim..
Boğuldu yağmurundan doğan selle içimin dağları,
Yıkandı sağnak gibi şefkatinle kalbim..
Bir ince sızı, bir cinnet hali..
Sessizlik uyurken nefesinin koynunda,
Geceye rüyalar düşer ruh ikliminden..
Ürperirdi bulutlar kar değmiş rüzgarda,
Kucağımda tatlı bir sıcaklık birikirken,
Bastırırdım seni göğsüme inlerdin..
Mahmur bir sesle ismimi söylerdin..
Yarasından uyandı, yarısında uykunun
Yokladı kendini, baktı ki çok derinde..
Nokta nokta delinmişti her yanı ruhunun,
Süzdü hayatını, ölüm kaldı geriye..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!