Üşüyorum, gurbetlerin sim-siyah gecesinde.
Meğer sıcacık ve cennetmiş
Tenime değen, nefesin de...
Yanıyor dünyam, göz-bebeğinde;
İçimi kavuran hasretinle.
Sevdiğin-sem gel!
Güzelliğe doyalım!
Hayallerden ötede...
Gerçeğe kavuşalım!
Sen misin yer?
Sen misin gök?
Sen misin sevgi ormanındaki her kök?
Sen misin,
Hayat alfabesindeki,
Her Neşe ve duyduğum her ses?
Birgün olur da artık, sevemezsem seni;
Bil ki ben, hasretinle ölmüşümdür.
Duyamazsam çağıran, güzel sesini;
Sevdiğimden uzak gömülmüşümdür!
Gel artık ey sevdiğim!
Kucak kucak sevgiyle gel.
Serinlet kavrulan şu yüreğimi;
Bir biri ardına, dalgaları sürükleyen,
Rüzgar gibi gel!
Bana sen;
Uzak uzak illerden;
Erişmesi güç tepelerden;
Kış ayazındaki, serin yelden;
Gecenin siyahı ve tüm bilinmezlerden;
Gözlerimi kamaştıran ve yüreğimi zıplatan;
Bir sendin uzak, şu yalnızlığıma...
Yine bir sendin aslında,
En tatlı bir hayal de olsa,
Her zaman yanımda...
Şöyle bir bakıyorum da,
Sabırla,
Bekliyorum aşkı;
Sevdiğini öpemeyen,
Dudaklar gibi...
Belki hiç gelmeyecek,
Vaz geçilmiyor etten, kemikten...
Seviyorsa insan, taa gönülden;
Alışamıyor sevdiğinin yokluğuna, öyle aniden...
Aldığım nefes bile sen olmuşken;
Nereye gidiyorsun; ardında bırakıp beni,
Böyle çaresizce ve eperken?
Sarsan bedenimi;
Saçlarımı okşasan.
En güzel anılara,
Kollarında kavuşsam...
Tutsan ellerimi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!