Ah be aşk,
Şiirlerde okudum,
Şarkılarda dinledim,
Resimlerde gördüm seni.
Ama hiç tanışamadık.
Her gün bambaşka hikayeler peydahlanıyor kaldırımlarında,
Nice kızlar kadınlığa adım attı soğuk ormanlarında,
Nice erkek uzullarını kana boyadı bakir sabahlarında.
Ama artık yadırgamıyorum seni İstanbul fahişelik de yakışıyor sana,
Pezevenklik de...
Hamaratlığın da var, masmavi gözlerinle güzelliğinde.
Peki gözlerin kapalı izleyebiliyor musun? İstanbul'u baştan başa.
Tepelerini, gökdelenlerini, varoşlarını.
Sarabiliyor musun? boğarcasına bedenimi,
Alabiliyor musun? koynuna.
Ellerimin sıcaklığını hissedebiliyor musun?
Ah şu her şeyi yazabileceklerini sanan,
Egosu yüksek, ezik cümle tanrıları.
Bir kadını, onun vücudunu, teninin rengini, adını, kalp kırıklıklarını, arzularını, göz yaşlarını, yarım kalan aşklarını yazmak sizi yüceltmez,
Asıl o kadının büyüleyici kokusunu anlatabilecek kadar ilahlaşmaktır şairlik!
Bana şair demeyiniz.
Henüz tarif dahi edemediğim kokular, cümleleştiremediğim tenler var...
Beni aklına estikçe terk ediyorsun. Peki ya ayrılık hoşuma giderse?
Peyami Beyoğlu
Yarı iletken bir aşk sendeki, zira ben seni seviyorken sen başka tenlerdesin.
Peyami Beyoğlu
Ukala cümleler peydahlanıyor beynimde,
Durdurulmayan bir isyanla küfürbaz bir aşk dem vuruyor yalnızlığıma..
Tüm hayat kadınlarına ve çocuklarına selam olsun;
Bana geçmişi unuttum demeyin,
Nasıl unutursun üzerinden geçen aşkları,
Kadınlar affeder ama unutmaz demiştin.
Ne affettin, nede bir daha hatırladın beni.
Acı çektiğimi görerek yamaladın kanayan yüreğini...
Peyami Beyoğlu
Öylesine sana teslim oldu ki bu beden,
Olmadığın anlarda tütün gibi tükeniyor zaman,
Adın dökülmeyince dudaklarımdan kalem intihar ediyor..
yazamıyor,
Yaşayamıyorum.
Gücüm yetmiyor cümlelere hükmetmeye,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!