Senden önce yalnızlık diye bir şey yoktu.
Sevginle birlikte sızmaya başladı bedenime.
Ben sana teslim oldukça,
Kalbimde ki yalnızlık da büyüdü...!
Temin ederim ki seni sevdim.
Huzur bulduğum gece gibiydi, gözlerin.
Ne dünü düşündüm ne yarını, senin olduğum anın büyüsüne bıraktım kendimi.
Tenine her dokunduğumda, alev alıp yandı tenim.
Senin daha önce defarlarca başkalarına sunduğun erkekliğine karşılık ben ilk defa kadın, kadının oldum
Bir kadın daha ne kadar sevebilir ki derken
Saraylar dolusu mücevher de ister,
Uçsuz bucaksız topraklarda saltanat sürmekte...
Ama mutlu etmiyorsa hazineler, huzur bulmuyorsa o topraklarda.
Dönüp bakmaz ardına;
Çünkü kadın önce gülmek ister.
Mutlu olduk,
Hüzünlenip ağladık,
Beraber gün doğumunu izleyip,
Geceye beraber kavuştuk.
Yollar boyu yürüyüp, kucak dolusu sarıldık,
Ne bir eksik, ne bir fazla aşka dair ne varsa yaşanacak her şeyi yaşadık.
Aşk;
İçindeki o masum sevgiye inat,
ruhunu ayrılığa satmış,
kırık kalplerde anılar biriktiren bir mezardır.
Bu kirlenmiş sevginin,
Tüm yaşananların,
Senin ve umudunun canı cehenneme;
Yaşamayı emanet edeceğim bir yer olsa,
Sana muhtaç olmayan ruhumu alıp giderdim...
Sana dön derdim ama, zaten senden döneği ne âlâ.
Sen en iyisimi, dön yatağında bir O yana bir bu yana...
Beni sakın yanlış anlama kırmak istemiyorum seni,
"bilirsin odun kırıldımı yanar."
Aşkın bizi özgürleştireceğini umup kanatlarımızı kuşanmak gibi bir aptallığımız var.
Ancak her seferinde kıskançlık kafesine tıkılıp büsbütün tutsak oluyoruz...
Bunca ölüme,
İşkenceye,
Yoksunluğa,
Ayrılığa,
Umutsuzluğa,
Göz yaşına,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!