Bir nasılsına muhtaç kadınlar vardır...
Bir günaydına hasret adamlar...
Onlar bir olasılık bir birlerini sevselerdi,
Tüm evvel zamanlar içinde,
En şiir şey bu olurdu..
İçimden de gelmiyorsun artık.
İçimi kesip kanattım.
İçimde ki sensizlik korkusunu bileklerimden akıttım.
Içimin kanamasına pansuman olma!
Ben yalnızlıktan boğulmayı hiçten sayarım.
Ilk kez kanıyor değilim belki bunada alışırım.
ölümün güzelliği aklımı çeliyor ne güzel giyiniyorsun sen acılarımı üstüne...
Ve sen,
Her şeyi kızıla boyuyordun bir gülümsemenle,
Griden renk çalıyordun,
Beni öldürüyordun...
Sen sevişirken kelimelerimle,
Her gece aynı adamı düşler, biriktiririm.
Ama sonuç hep aynı...
O adamın geleceği yok ki bel çukurundan rakı içeyim...
Biliyorsun çok yaram vardı
Başkası pansuman ederdi sen tuz basardın
önce kanatır sonra ana avrat severdin
ben böyle olsun hiç istemedim
yani bir kaç şiirin dudağını ısırmışlıgın var o belli
peki ya seni nasıl sevmeli?
Kadınlığı yarımlayan, kadınları eksik gören,
Kadın kelimesini çiğneyip çiğneyip tüküren zihinlerin
Sizce de çarmıha gerilmesi gerekmiyor mu?
İçimdeki karanlığın beni yutacağını düşünürdüm hep...
Meğer ben bunca yıl içime karanlıklar yutmuşum.
Ne onu kürtaj edebiliyorum çaresizliğimden ne de onunla yaşayabiliyorum.
Buna pek yaşamak denmez ama olsun en azındandan hàlà yazıyorum.
O, ayrılık manzaralı gözlerin yok mu?
Bir de Aşk nedir bilmeyen o sağır yüreğin,
Deli ediyor beni..
Ve içime akıtırken dudaklarından koyu bir şarabı,
Her gün daha azalan bir sarhoşlukla sevmeye devam edebilirim seni..
Kadın sevilince güzelleşir!
Sevilmeyen her kadın biraz çirkindir!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!