Bir Eylül'ün daha sonuna gelmek üzereyiz...
Kim bilir hangi aşalığın omuzunda ellerin,
Hangi pisliğin üşüyen Eylül'üne yama ettin kendini...
Ulan Allahsız,
Küfürlerinden öptüğüm...
Gel be!
Sen seviştiğim en hırçın şiir,
En hecesi düşük mısra
Ee en edepsiz kafiyesin
Bense bir eksik maviden başka birşey değilim
Yani diyeceğim o ki
Nutuğum sana değil be adam üzerine alınma
Biz SENİNLE...
İki eksik MAVİYDİK...
İki eksik Kızıl..
Bir tam siyah ediyorduk haliyle...
Neydi derdimiz? Neyi hangi rengi paylaşamıyorduk?
Elleri portakal kokan,bir ayrılıgın, dudaklarını ısırssrak öpüyordukta...
Şimdi aynası kırık odaların kapıları ardında kilitli sevdalarım
Sevdalarımın arasında biriktirdiğim acılarım hep yordu beni
Fakat niyedir vazgeçemedim bu hüzün koleksiyonu yapmaktan
Yorulmuş olabilirim ama yenilmek mi?
Hayır!
Yenilmek için çok erken
Her ayna seni yansıtır
Kızılın göğe dağılışı gibi
Nasıl çözerim saçlarında ki düğümü bilmiyorum
Sadece aydınlığında fikirlerim
Zihnim de seni buluyorum
Uyuyalım mı bugün...
Ayrı şehirlerde ama yan yana..
Üzerimiz açılsın uykumuzda..
Kabus görelim, üşüyelim ne bileyim sarılalım bir bahane ile birbirimize...
Gecenin kör yarılarında...
Söz versene bana..
İçimin Yusuf kuyularınca dost dediğin arkadaşım,
Ya yaradır ya yara bandı...
Dokunman lazım gelen yaralarım var benim
Hepsinde senin elin...
Sabah oldu ey acım...
Ne duruyorsun bir daha ki geceye kadar uyu!
Ey gönlüm sakın üzülme
Üzerine kaç kürek toprak atarlarsa atsınlar
Sen diril
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!