Kağıda düşüyordu yine kalemimin gölgesi,
Çırıl çıplağız,
Sırıl sıklam avuç içlerimden,
Aşkla öpüyorsun beni..
Nasıl şiir yazılmaz sana, söylesene sevgili?
Şu kirpiklerine ilişmiş mavi şeyler şiir mi?
Şiirin ve küfrün arasında ne fark var diyorlar,
Herkes Gibi argo katletmek var,
Bir de küfrü mısralarına ayırıp sövmek,
Edebiyat parçalamak,
Kalem ile kağıdı seviştirmek var...
Böyle havalarda,
Ben hep kendimi düşünürüm,
Bir darağacında, kırmızı rujumla.
Ne şık bir intihar olurdu....
Boktan hayatıma...
Tükendi tüm ümidim.
Keşke seni hiç sevmeseydim.
Kalbimde büyüyen koca bir kara delik...
Çok intihar ederdim ben,
Şiir gibi bir şeyler sarmalardım boynuma,
Aşk rengi kan sıçratırdım etrafıma...
Odamda ki kırmızı halıma sarın,
Simli günahkarlığımı...
Çok intihar ederim ben bu yüzden,
Sende ki sürtük bir yalnızlık,
Bence bunun üstesinden tek başından gelebilirsin!
Bir yerlerde yanlışlık hep olur
Tanrı Yalnızlık Vermesin
Siz sadece çalabilirsiniz bense yaratırım...
Hırsızlar çalmakta ustadır tanrılar ise yaratmakta!
O yüzden çalanların ismi hırsız yaratanların ismi ise tanrıdır...
Renkler birbir soluyordu, ölüyor gün geceye fakat gece meyletmiyordu ki sehere..
Neydi avucunda sımsıkıya tuttugun o renkte neyin nesi söylesene be adam nereden caldın o kahrolası gülümsemeyi..
Ve sen öyle güzeldin ki..
Kırılsın be adam tüm kadehler meylerden bi haberim simdi..
Inan Tanrı'nın atladıgı bir sey vardı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!