İmkânsız olana, gönül bağlayan
Andıkça, gözleri, dolup çağlayan
Feryâdı fîganı, yürek dağlayan
Kurtulmak mümkün mü, bu ıstırâptan?
Bir yaprak misâli, uçup savrulur
Kimbilir şu an nerede, kiminle?
Görse yine çağırır mı, ismimle?
Oysa onun adı her an, dilimde
Bir an gitmiyor ki o hep, içimde
Şu an görse cemâlimi, tanır mı
Aylar, yıllar geçti, sanki dün gibi
Her ânı aklımda, hiç gitmedi ki
Keşke olabilsem, o yârin nasîbi
Yaktığı o ateş, hiç sönmedi ki
O şimdi nerede, var mı bir bilen
Âlemlere, rahmet son peygambersin
İnsânlığın, en büyük değerisin
Cehâlete, direnen cengâversin
Şefâat et, yâ Muhammed Mustafâ
Mümin kullar, kurban olur yoluna
Yüreğimdeki keder, sıkıntı, acı, tasa
Dile gelir her biri, dâğlara, suya, taşa,
Bir zerre kadar onun, kalbînde yerim yoksa
Yine de vazgeçemem, tâç olur dertli başa.
Umutsuz bir sevdânın, kor ateşini yakan
Katliam yapmayı, san’at edinen
Tanklarla dozerle, insanı ezer.
Arz-ı Mev’ûd diye, şeytanca sinen
Kâtil ve cânide insaf ne gezer.
Yaptığı işgâli görürken haklı
Beni benden koparıp, bîçâre hâle koyan
O bir ân gitmiyor ki, hep içimde özümde
Yüreğim feryât fîgân, olmaz sesimi duyan
Zerre kadar değerim, yok ki onun gözünde
Dilime gelmiyor ki, yüreğimden yasaklı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!