Dünyâ mâlına tamah, eden kişi aldanır
Son demde, geçmişinden, hicâp duyup arlanır.
Aklına geldiğinde, yürek yakar anılar
Unutulmuyor ki o, yaşanan ayrıntılar.
Bir anlık huzûr için, bin bir kapıyı çalar
Yüze kapanan kapı, yüreğini parçalar.
Huzûr verir onun, bir tebessümü
O beyâz kanatlı, meleğe benzer
Güneş gibi olan, bir tecessümü
Her bir derde devâ, şefkati yeter
Tek sahip olduğu, görkemli servet
Nerde cânı cânan, dost bildiklerim
Hakk’a yürüdüler, şimdi her biri
Yüreğimi yaktı, cân gördüklerim
Uçtular bir daha, dönmez ki geri
İçimde bir boşluk, kalbîmde sızı
Kuruyan dudakların, dermânı bir damla su
Cân suyudur toprağa, her bir insânoğluna
Ömrüne ömür katan, âb-ı hayât bengisu
Enerji kaynağıdır, her bir âdemoğluna
Bitmek bilmeyen savaş, dökülen her damla kân
Sevilmeden sevmenin, elbet vardır bedeli
Acı, tasa, keder gam, göz yaşıdır temeli
Ömründen ömür verir, o yine geri dönmez
Kurtuluşu olacak, erken gelen eceli
Nasîp olmaz herkese, böyle yürekten sevgi
Kibirlikte üstüne, râkip tanımaz
O merhamet yoksunu, iyilik yapmaz
Hor görerek ezmeyi, meziyet sanır
Zâlimleri dost bilir, onları tanır
Hiç eksilmez onların, gücü kuvveti
Bir anlık, öfke ile düşerse dilden
Geriye, dönülmeyen acı bir sözden
Nefesin, kesilir geçersin kendinden
Bir daha, kalkamazsın düştüğün yerden
Dost bilip, sırtını döndüğün kişiden
Cân dostun, gelmeni isterse yürekten
Durulmaz, ayak bağlı olsa bilekten
Yüreğin, huzûr ve neşe ile dolar
Yeniden, o dostun yüzünü görmekten
Özlemi, kalbinde kordan ateş olsa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!