Gözlerinde saklı bir cennet var
Ellerin ellerimde bir bahar
Ne yağmurlar, ne rüzgar savuramaz bizi
Seninle her an, aşkın en güzel hali
Bir dilek tuttuk, sonsuza kadar
Kalbimizde güneş, hiç batmadan yanar
Bugün senin günün, her şey senin için,
Gülüşünle başlasın, mutluluk dolsun içim.
Sen yanımda olunca, dünya daha güzel,
İyi ki doğdun, iyi ki benimlesin…
Ellerin ellerimde, zaman dursun,
Bir varmis bir yokmuş
Bir vakitler, çölün ortasında, rüzgârın sırlarını fısıldadığı bir vaha vardı. Bu vaha, aşkın yolcuları için bir mola yeriydi. Gecenin ayazında, üç yolcu aynı ateşin etrafında buluştu: Mecnun, Leylâ ve Kerem. Her biri aşkın farklı bir ateşiyle yanıyordu.
Mecnun, çöllerin divanesi, saçları dağınık, gözleri yıldızlara dalmış, elinde bir avuç kumla Leylâ’nın adını sayıklıyordu. “Leylâ,” dedi, “sen bir hayal misin, yoksa ben mi hayalim? Çöller seninle anlam buldu, rüzgâr seninle konuştu. Ama sen hâlâ uzakta, hâlâ ulaşılmaz…”
Leylâ, oturduğu yerde sessizce gülümsedi.
Sabah kalktı, aynaya baktı,
"Kim bu yakışıklı?" dedi, şapkasını taktı.
Ama şapka değilmiş, tavaymış meğer,
"Modam özel," dedi, yürüdü şeker!
Elinde bir sopa, adı "Komutan,"
Yozgat…
Bozkırın yüreğinde,
Rüzgârın saz çaldığı,
Güneşin alnını öptüğü diyar…
Tarih, toprağında saklı,
İSTANBUL AŞKI
Ey mavi sulara düşen altın ışık,
Ey tarih kokan, rüyalara sığmayan şehir!
Sana vurgunum ben, sana yanık,
Her sokağın aşk, her taşın şiir.
Yeşilin bin bir tonu sarmış dağlarını,
Sisli sabahlar öper Rize’nin bağrını.
Kokusu çayın, buğusu duman,
Derin vadilerde yankılanır insan.
Fırtına Deresi, kudurur taşına,
Benim dünyam kara kış, deli bir poyraz olup savrulurken,
Güneşin bile bana sırtını dönmüş iken zemheri ayazında,
Ümitlerimin tükendiği yerde, sessizce ölümü beklerken, sen çıka geldin be,
Bembeyaz bir melek misali.
Bana can oldun nefes oldun
Bunu bana yapmayacaktın, kardelen çiçeğim.
Ulan, yıllar geçmiş, ömür gitmiş elin adamına…
Harcamışız ne varsa; gençlik, umut, hayal…
Kimi dost bildik, kazık attı.
Kimi aşk dedik, sırtını döndü.
Şimdi dönüp bakıyorum da,
Aptallığım yakıyor içimi.
Çölde yükseldi bir feryat,
Göklere çarptı yankısı,
Kan kokar Kerbela’nın toprağı,
Aşk ile açılmış yarası.
Ey Hüseyin, ey Hasan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!