Mansur hallaç edip atsalar tenim,
ABDAL gibi can beni dara çekin,
TINMAM can, açılın şaha gidelim,
Nesim'iyle karşı evim var benim.
Hudey hudey hudey,
Böylesi bir daha gelmez inan dünyaya,
Bulandırır garışsa damlası deniz deryaya,
Bir bir diye, girdi birbirimize nifak araya,
Yezit'i aratmayan, davranış, sözden usandık
Fark edilmez oldu, ot, ayrık, diken gülünden,
Ağırdır çekilmez dünyanın yükü,
Şükür sabret diyen elden usandım,
Yıllar var feleğin saplandı oku,
Öğüt veren dosttan dilden usandım,
Dertten, gamdan, zordan kurtulmaz başım,
Yaşamak haram garibana yıllar geçsede,
Ses verir de duymaz.! kaygısız Tuzu kurular. Hava hoş, tepelerde, hep temenni, sözde soylular,
Kaderi değişmez fukaranın ömrü bitse de..
O da fani bizde fani, icraat yok çokca dese de,
Nice söylesen üstüne almaz arsız adı namlılar,
Hey közünde demlenen gurban uyan,
Gerçekten memnunmusun geldiğine?
Yaslanma öyle taşır diye dağ bildiğine,
Hey can.! Nasıl geldin ise öyle gideceksin üryan,
Daha dün doğdun, gideceksin birazdan,
Birikmiş çığlıklarımız var içimizde,
Sol yanımızda,
Haklı nedenlerimiz,
Heveslerimiz, beklentilerimiz,
Sonra boş dönüşlerin...keşkelerinde,
Ümitsiz kasvet kasvet SUSUŞLARIMIZ..
Kahretsin kıyadalı unuttuğum
o günlerime:
Sonu yaz olan nice baharlar geldi geçti de,
Ayazdan, kışdan, fırtınadan başka bir şey girmedi içeri..
O şehrin sisli puslu sokaklarında kaldırımlarda tıklayan ayak sesleri gibiyiz..
Çekme içini,
Bana kalsa tuz basardım derime,
Karışma sofi git benim işime,
Yasak ağaçtan hey tanrı bana ne?
Gidip köküne bir kibrit çalasım,
(Adem ile Havva'ya çatasım var.)
VAR
Her canın olmalı gönle kıyısı,
Kıyadalı olmalı, yürek kapısı
Kucaklayıp can iyice sımsıkı,
Sonra sessizce çekip ölesim var.
Bir yanın toprak su bir yanın ateş,
Her parlak başka bir parlakla özdeş,
Bir büyükten alır, yansıtır güneş,
Boylarda boy, genişlerde enler var
Vahdet-i Vücud damla ve denizdir,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!