Çevir şimdi fincanları
Ne anlar kahve falları küskünlüğünden
Çevir sen çevir fincanları
Güzel şeyler dinlettir kendine
Duymak istediklerini dinle kendinden
bana dokunduğunda
İçimdeki his olsan
gider o an,
Uyuştururdun kendini
içinde bulunduğun bedene yaptığına dayanamazdın...
ne güzeldi halbuki yarısı gecenin
bir taşla bozmasaydık huzurunu denizin
ne güzeldi aslında yarısı bir gecenin
ağlayarak bir sen bir ben
santimlerle denize...
İstiklaldi yürünürdü
Piyasaydı ismi tam da tangonun
Ama değişilmezdi…
İstiklaldi yürünürdü
Ne senin kadar inatçı
Tanrı,içtima için görevlendiridi beni
Dünya üzerinde yaşayan kaç can var,
Kaç can sığabilmiş dünyaya
Kaç kişi yaşıyor hala,
Yanlız tanrım bir sorun var,
Denize uzanan ellerin
Gül kokardı sabahtan akşama
Ve sen,
Karamürsel’de
Denize vuran belediye
Işıkları kadar
Bir yaz vaktiymiş
Ne odan var ne çekyatın
Dengesiz taşlar var elinde
Sallıyorsun bir bir
Hayatındaki tüm isimlere
Bir bakmışsın ne ölüm
Tüm üç yapraklı goncalar gibiyim sanki,
Bak kaç gün geçti,
Hiç gelmedim aklına,
Bu da değilmiş dedin
Attın gitti…
Ölüşümü seyrederken tanrı bir köşede korkak çocuklar gibi saklanıp
Oyunun son kahramanı olmak istiyor belki
Aslında en büyük gürültü bu denizin dibindeki
Bakma ne kadar sakin ne kadar ölü deseler de
Bir bulanık gürültü ki deniz
Bir kuytusunda tanrıyı alır bekler
Şimdi Kızıltepe’de gözlerin,
Bakışların orada…
İçimden içime işleyen bakışların var ya hani
Yarım olan her yanıyla…
Bu aşkın intikamı alınacak göreceksin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!