Burada,
Bir kış telaşesidir,
Sen, hiç kış olabilir misin?
Baştan aşağı yaz,
Sen baştan aşağı baharsın
Bu sen değil.
Açıp gözlerini büyük bir arzuyla
Biraz su istedi bizden aşkımız,
Bizimse o zamanlar
Beton yollarda haşamat,
Yıkılmış sigaralar söndürdü
Bütün yağmurlarımız...
Önce resmin çıkıyor,
Gözün görebileceği en müsait yere,
Ve tesadüfi bir rastlantı,
Çalan şarkı seni anımsatıyor,
Ve inan böyle durumlarda seni anımsatmayan şarkı bulunmuyor...
Şimdi burukluğuyla yazıyorum,
Kaybetmeye mahkumluğun,
Yalnızlığın ve güçsüzlüğün
Eski bir film izliyorum
O kadar
Sade ki...
Herkesin dediği kadar o ürkütücü ormana gidip korkmak,
O her aşığın aynı yerinde oturup aşık olmak,
Çok iyi bir insandının mezarına gidip ağlamak,
Bir orospu çocuğuyla gerçekten tanışıp arkadaş olmak,
Kavgaya sebep bir şey mi hakikatte yoksa kıskanıldığından mı çıkar kavga bunu öğrenmek,
Ve bir saniye olsun insanların baktığı gözle bakmak sevişmeye,
Kalkıyorsun,
Keşke sabahın körü olsa,
Bir geceyle daha savaşmışsın
Kalkış saatin bir sonrki günün akşamı...
Bu birkaç saat dinleneceksin
Çaya şekeri sensiz atmak ne illet şey,
Her an bir acıyla yaşıyorum,
Adına yaşamak denirse bu hüsranın,
Yaşıyorum yaşlanarak…
Bir eli gökyüzünü gösterir gibi,
Nasıl olsa aramayacak diyorum
Nasıl olsa aramayacak…
Neden alayım ki o telefonu elime
Neden bakayım bir telefona bu kadar
Sevgilim ordaymışsın gibi…
Seni sordu gene karada biri
Beni yordu
Seni sordu artı bir limanda
Fazladan biri
Ne söylenebilirdi ki
Bilmediğim bir limanın bilmediğim dilinde
Göz kapakların iki yamacı,
göklere hükmeden bir dağın.
açıp her kapadığında gözlerini,
deniz oluyor masmavi akıyorsun gözlerime
İki ulu dağın yamacından deli gibi geliyorsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!