Öyle muazzamdı ki:
Kızıllığı havanın
Alev alev, saçlarına vuruyordu
Ve gecenin yeşile çalan sisinde,
o güzel gözleri...
Zümrüt gibi yanıp sönüyordu:
Çocukluğumda trenle çok seyahat ederdik
Unutamam o garda bekleyişlerimizi
Düdük sesi gelirdi uzaktan
Bende başlardı heyecan
Raylardan gelen sesler
Ve o trenin soğuk görüntüsü
Her gün, turnikeden her geçişimde
Yeni bir umut var içimde
Geçmişi bıraktım geride
Burada olanlar burada kaldı
Ve kalbimde hiçbir iz bırakmadı
Kalbim hala atarken
Vazgeçmezken amaçtan
Ruhum hala beslenirken
Umutlardan
Gözden yavaş yavaş kayboluyor
Zihnim arınıyor kayıplardan
Gün sessiz uyurmuşcasına
Sabah sessiz
Sabahın soğuğu içime işliyor
Görünüşümde sessiz bir gülümseme duruyor
Karanlığın kuşatmasını beklercesine
Gün ölüyor gibi duruyor
Gece penceremden gökyüzüne baktığımda
Bir defter açılıyor yıldızların arasında
Geçmişin sayfaları havaya saçılıyor
Karanlık ve iç acıtıcı
Bir yanlızlıkhikayesi
Hep kısa süren mutluluklar
Yıllar sonra
Yeniden bakabiliyorum hayata
Eskisi gibi
Her şey güzel olacakmış gibi
Ve bekliyorum baharın gelişini
Kalbimde yerini ayırdım umutla
Yağmurların dindiğinde ve güneşin açtığında
Onu unutabileceğimi düşünmüştüm
Ve yeni bir yola koyulabileceğimi
Aklımdan herşeyi silerek
Ama bu kadar zor olabileceğini
Onun güneş ışığım olacağını
Unutursun elbet bir gün
Ne kadar acı çeksende
Bir gün diner çığlıklar içinde
Soğur kalbin, atışları durur
Bir volkan gibi tekrar alevlenmeyi bekler
Bazen sesler kesilir
Soluklarda duyarsın acıyı ve zamanı
Ve tek korkundur o an
Seni kimsenin duymayışı
O öyle bir çığlıktır ki içinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!