Geceler neden lacivert sevdiğim?
Neden hüzün taşır otobüsler?
Sol yanından gördüğün bir çift teker,
Ağır adımlarla ilerlerken
kaldırım dibine çökmüş,
Bir çift göz bakar uzaklara,
Yürekteki yangınları,
Beynimdeki vurgunları,
Soysuz soygunları bilsen,
İçimdeki olmazları,
Yaşadığım aymazları,
Vurdum duymazları bilsen...
Zaman, geçip giderken
yanı başımızdan,
atının terkisinde;
bir sen olacaksın,
birde yaşanmamış aşkın...
Ve gönül kıtlığı sarnıcında,
Ey! ürkek ceylanım, maralım,
gülen gözlüm, zülfü taralım,
kadersizim, bahtı karalım,
yokluğun belimi kırar benim...
Sen benden gittiğin zaman,
Hazan mevsimindeyim.
Gücüm yok karşı çıkmaya,
aldatılmışlıklara...
Çivisi çıkmış dünyanın,
Hem de ne çıkmış...
Doğrucular dövülmüş,
Yüzünü çevirdiğin her yerde,
bir yıldız sana bakar.
Seni güneşi seçmişlerdir;
Kendi sıcaklarına aldırış etmeden,
senin sıcağınla ısınmak isterler.
Oysa ki sen bir gezegensin.
Karanlığın köhne ve
yorucu yalnızlığı sarmış seni..
Debelenip durursun
siyahın girdabında.
Ses olur, ışık girer içine..
başını ellerinin arasına alır
Bir şiirim var!
İçinde sancılar olan,
yaşanmamışlık olan...
Dizesi yaralı, hecesi karalı.
Bir şiirim var; konusu yalnızlık...
...
Gönlüme çizilmiş resimsin sen,
terk edip gidişin, söyle yıkar mı?
Yaptıkların bir değil, bini aşsa da,
kör olan bu gönül, söyle bıkar mı?
Kahve gözlerinde aşkı gördüm,
Siyah beyaz fotoğraf sessizliğinde
geçiyor yalan ömrüm…
Kaldırmışım tüm yaşanmışlıkları,
tozu alınmamış raflara,
dönüp bakmamışım ardım sıra…
Bir an bile aklım kalmamış,
kalemine ve yüreğine sağlık binlerce teşekkür sana beni çocukluğuma götürdüğün için