Doğurmamış, doğmamışsın,
Her varlığın sırdan senin.
Haksızlığı görmemişsin,
Ne farkın var körden senin?
Nasıl yoktan var olmuşsun,
Anlatmak kolay mı gerçek ârifi?
Isırgan elinde gül oldu derler.
Ârif demek bence aşkın tarifi,
Aslı için Kerem kül oldu derler.
Güzelliği özde bulduğu için,
Savaştan çıkmıştı Ülkem,
Böyle sorun yoktu gardaş.
Tam bağımsızlıktı ilkem,
İş bilmezler yıktı gardaş.
Nasılsa bu diplomasi,
Bu gün sevdiğimden telefon geldi
Sesini duyunca sevindim yine.
Gönlüm biraz olsun teselli buldu,
Hayâlimde sevdim, avundum yine.
Bülbül şakır gibi o güzel sesi,
Sultan ettim onu gönül tahtıma,
‘Oturursa yâr otursun’ diyerek.
Mutluluğu bir gün kara bahtıma,
‘Getirirse yâr getirsin’ diyerek.
Göremezsem bir gün hemen özlerim,
Aklını kaybetmiş divane gezer,
Gördüm ki perişan olmuş garibim.
Saç sakal karışmış; Mecnun’a benzer,
Aç-susuz sararmış, solmuş garibim.
Anlatıyor, neler gelmiş başına,
Bu ayrılık beni yakar kavurur,
Bekliyorum, gelmiyorsun vefâsız!
Kapı çalar, aklım baştan savurur,
Yokluyorum, gelmiyorsun vefâsız!
Gün geçtikçe derdim indi derine,
Bir gizli yara var benim gönlümde,
Ne ben anlatayım, ne kullar sorsun.
İyileşmez; kastı vardır ömrümde,
Ne doktorlar sorsun, ne eller sorsun.
Bir uslanmaz deli gönül var bende,
Ceylan gibi ürkek ürkek bakarsın,
Ben avcı değilim korkma sevdiğim!
Suratını asıp, kaşın yıkarsın
Ben öcü değilim korkma sevdiğim!
Bedenime açsan bin türlü yara,
Seksen iki sene önce Dikmen’den,
Ata’m güneş gibi doğmuş, Ankara’m.
Karşılanmış; ilgi görmüş Seymen’den,
Karanlığı; ışık boğmuş, Ankara’m.
Takvim yirmi yedi, ayda Aralık,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!