Altaydan Uraldan koştukta geldik
Açtı kollarını gül anadolu
Bir kutsal anaya bin sevda verdik
Yer yüzü cenneti sen anadolu
Malarzgit boyunda bir ışık yanar
Bulbul bağa girmiş gülü arıyor
Ötüyor derdile diller aheste
Gül bülbüle merhem, yare sarıyor
Irmaklar aheste gülüm göller aheste
Garip bir türküdür çalınır sazda
Hakkı blmiyorsan güzellik yoktur
Kaşlar keman kiprik yaysa ne fayda
İnsan çamurdan bir heykel değilmi
Bütün dünya senin olsa ne fayda
Güzellik ruhtadır inci misali
ALLAH imtehana tutarmış kulu
Silkinip bulasın sen doğru yolu
Her yanın hazine olsa ne fayda
İpek kaftan giysen elin öpseler
Geçtiğin yollara güller dökseler
Kul tahtında otur,kıral deseler
Ahir kayıp ise gene ne fayda
Yarının aydınlık, varimiş düşün
Büklülmemiş belin, siyahmış sacın
Sonun kara toprak bir bunu düşün
Bin yıl ömrün olsa sana ne fayda
Ademden bu deme geldi bu devran
Duruşun kanun olsa, bakışin ferman
Sende aynalara küsersin bir an
Her yanın güzellik olsa ne fayda
Ezelden ebede bu böyle geldi
Sultan Süleymana dünyamı kaldı
Dolmaz kara toprak hepsini aldı
Arkana bakmadan kaçsan ne fayda
Ozan Alim ağla kibrin boşalsın
Vucudun alevler içinde yansın
Yola gel lal dilin ALLAHI ansın
Kendini padişah sansan ne fayda
bizki ölümü kızılcık şerbeti niyetine içtik
yüksek dağların doruklarında buz olduk,soğuğa aldırmadan
dosta karşı çekecek tek silahımız
bir demet karanfil bir dikenli gül idi
karlı dağların doruklarında sevdalandık bu ülkeye
iki kişilik
Vurgun yedi kalbim yine bu akşam
Bir garip haldeyim sormayın dostlar
Bozkurt obasına çakallar inmiş
ALLAH için vurun durmayın dostlar
Kan sıçrar beynime zülmü görünce
sensizlik bulutu çöktü düşüme
göz yaşlarım sağnak olmuş yağıyor
ak babalar toplanıyor başıma
ruhum öldü onlar leşi bekliyor
patlamaya durdu gönül volkanım
Adını nisan koydum sevdamın
Canlanırken doğa,kardelenler uyanırken bahara
Adını toprak koydum
Bir erkersen bin versin,sadık yar olsun sana
Adını yağmur koydum
Çatlak dudaklarında sağnağı bekler gibi
Bir korku var içimde adını koyamadığım
Titreyerek uyanırım umarsız kabuslardan
Bir uçurumun kenarındayım
Uzattığın elleri ya tutamazsam
Zaptedilirse aşka dair son kalem
Kelebekler gibi mevsimlikse ömrün
Kibrinden gözleri körelmiş zair
Garip gurabayla etmez merheba
Mal olsa mülk olsa ne yazar sefil
Gelip geçicidir şu yalan dünya
İpek kaftanlara sarsalar seni
Mektuplar mert alemlerin ruh aynasıdır
Mektuplar hasret göz yaşlarının mürekkepleşip kağırda düşüşüdür
Kağırdın kalemle halayıdır,zeybeyidir,barıdır
Mektuplar aslında insanın tuvalidir
Sözcüklerle kağırda çizilen
Elin nasrı alının çizgisidir mektuplar
Çok güzel şiirleriniz var. Severek takip ettiğim bir şairsiniz
samimi halk edebiyatimizin rengini tam yansitan bir eser
sevgili sair dostumuzu kutluyorum
anlasilmasi kolay sade uslubundan dolayi kutluyorum
bu da yüreginin berrakliginin diline yansimasidir diye düsünüyorum