Yıllar var ki çocuğum anlayamazsın
Annenle ben, ikimiz hep hayâller kurduk
Senin içindi bütün hazırlıklarımız
Bekledik seni, falcıya divan durduk
“Gelecektin.” Bunu biliyorduk
Falcı kadın da öyle diyordu
Senin elin-ayağın kaşın gözün
Neden böyle kirli çocuk?
Kırlarda papatyalar
Ve ümitlerin fışkırmasıdır lâleler
Neden böyle elin-yüzün kirli çocuk?
Geçip gitmek kader, bu bizim alınyazımız
Dünya birbirimizi gördüğümüz ilk aynamız
Dün gibi aklımda seni seviyorum deyişlerimiz
Üşüdükçe sarıldığımız karakışımız, sımsıcak yazımız
Anılar denizindeyim bugün boğazıma kadar
Dünyanın dört yanında dört kol çengi kalleşlik,
Bana yaptığını sana yapmakla ödeştik.
Sevgi nerde, dostluk ne? Bunları soran var mı?
Çıkmaz yola düştük, dar sokakta cebelleştik.
Cilve sende, naz sende, surat sende be gülüm,
Bu şehrin kaderi bu
Ağlayan gülen insanları
İskelede sefere hazırlanan bir gemi
İnsanlar var dolduran rıhtımları
Geceleri yıldızlar dökülür sahile
Yalnızım
Doğan güneşe bakamıyorum
Bir merhabanı olsun alamamaktan
Korkuyorum
Parlak dolunaydan çekip aldım gözlerimi
Karşı yatan kara dağlar aydınlanınca
Cümle âlem uyandı.
Göğsü al kınalı bülbül öter ötmez
Soylu atların akınları başladı.
Bilinmez ufukları tutacak gibi
Kurt kuş, dahi börtü böcek seslendi
“Ey yâr! ”
Nakış nakış kalbimdesin
Senden uzak bir iklimin tam ortasında
Aklım fikrim sende yine
Hüzünlerimiz tutuklanıyor ufuklarda
Gözlerinde gri bulutlar gibi acabalı bakışlar,
Tereddüt pınarlarında mı yıkandın yine?
Sonbahar fırtınalarına yakalanmış yapraklar gibisin,
Takılmışsın doludizgin kanatlanmış deli tayların peşine.
Biliyorum, gönlünde alev alev kor ateşler var,
Şükür,
Yolumun üstünde bekleyenim var.
Teşekkürler sana Tanrı’m, teşekkür!
Demek güneş eskiden de bu kadar parlakmış
Demek gökyüzünü süslüyormuş sevdiğimiz yıldızlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!