Bir kara gözlü ceylan seker dağlarda
Sevdalısına yanar yakılır
Türküler söyler ayrılık adına
Yüreciği yanar kavrulur
ve dağda kurtlar ulur
kurtlar anam
Bir uğultudur yükselen şehrin sokaklarında
Uzaklarda düdüklerini çalar bekçiler.
İki kaldırım arasında dönen sarhoşlar
Gecenin içinde bir parlar, bir sönerler.
Delicesine umutlar sarınca insanı
Okşar gibi olurum ay yüzlümün saçını
Seninle el ele olmak, en güzeli bu
Kafdağı’nda bıraktığımız umutları çekip almak…
Sabırla en çetin kayaları bile deler su;
Elde var bir: Dileğim Ferhat’ın olmak.
Sabah yıldızı beklemekten usandı mı?
Fazilet seninle anlam kazanır
Cumhuriyet seninle ulvîleşir.
Atatürk’üm bile
Sen anlattıkça,
Her gün yeniden doğar;
Ölümsüzleşir!
Ben garip bir adam, sevdalı değil
Kara sevdalı.
Yenik, ezik, ne derseniz deyin
Ben garip bir adam, sevdalı değil
Kara sevdalı!
Dolunayın eli kulağında çıkagelir şimdi
Sen görünmüyorsun, nerdesin?
Avare gönlümü taktım Anka kuşunun peşine
Yol, iz bulup sana gelsin diye.
İçimde umut kınasıyla boyanmış tuhaf bir his var
Siyahla beyazı karıştırınca
Yanlış çekmişim kaderimin ipini
Zorlu Kafdağı’nın ardında
Hapsetmişim sevdiğimi
Kemiklerim nasıl sızladıysa soğuktan
Kalbimin en ulaşılmaz köşesine
Nakış nakış işledim ismini
Baharın yeşili, göğün mavisi gibi
İlktir böyle aşkımı itiraf edişim
Delişmen mısralarımda.
Suya şerbetlenmiş ateşler gibi
Alev alev yanan gül aşksız kalmaz
Sonsuz bir rüyânın nakışındayız
Kaderlerimizin akışındayız
Uzak mor dağlarda sis mis yok şimdi
Alev alev yanan gül aşksız kalmaz
Yağmurlar yağıyor meleğim, yağmurlar!
Şimdi sen yalnızsın, ben yalnızım...
Damla damla düşen her tanecik
Bizim şarkımızı söylüyor bak
Duyuyor musun?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!