Bil bakalım, kare mi?
Hâre mi yoksa, alev gibi?
Vursa kafan, ne çare
Kefen giyer mi ruh?
Bazı sabahlar, akşamdan kalmadır
Doğuda açana cirit atmadır
Batıya kaçansa düş kapıma kilit
Her daim kızıla çalan bir divit;
Ya geceden dürmedir ahit
Yarım umudu sarmadır yahut
çulu, tül; dilen anam;
umudunu al cebine, yele çal;
el kapısı, kilit olur yazına; üşü!
heybe çölü geçende, su niye?
hadi, kum ele; taşına söv!
çıkını kevgir; ilen döle!
Nasıl unuturum küçüklüğümü?
Bir çocuk ne isterse ondan, belki üç beş kuruş,
Belki de kısa pantolon, elbette yeter
Bir Lunapark bileti için neler vermezdim bir zamanlar,
Şimdi ise, neler oluyor bana, kimbilir?
akla kara savaştı, bir zaman;
süt liman olsa herşey;
-melek gâlip!
köze dönse, kor; şeytan!
zafer işareti mi?
-mağlûp!
Göğsünü tutmuş geliyor zalım,
Bağcığı da açılmış baharın: ayy
Düğmeleri tavana vuruyor.
İnan, her polen sektiğinde kuzum,
Yaprağımın nabzı kabarmış: off
bu şehre ne zaman gelse, hayta gönül
ne kadar vursa yürek; sesi, kör!
'kahpe felek' kokar şişe'n, dibi keder!
şerre dalan, üç vakte mevtâ;
-şira, yalan!
Ben bir kuş olayım; meselâ arıkuşu gibi
Kanat çırpayım yürek titreği,
-can havli, pırpır
Kimse bilmesin içimdeki seviyi
Zâlim ellerde son bulayım..
Dünya'ya 'gizli' damgasıyla postalanmıştır sevda
Sarı zarfa mühürlenmiştir duygular
Katlanmıştır kağıt içine sevgi,
Saklanmıştır.
Maşuğun adı satır arasında yoklanmış
Sana gelmiyorum bu defa;
-hiç bekleme!
Göçmen kuşları gönderiyorum sadece,
-onlara iyi bak!
Selâm taşıyorlar şimdi; her biri süfyan sanki!
-ağırlığımca altın ya heybesi;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!