Bir masal yazıyorum
hayatın gerçeğine aykırı
Prens isem bekliyorum
prensesimi gelinliğiyle
Prenses de
kaftanımla beni.
Kim çalıyor bu düşleri azizim?
Rüyalarımıza bile
girip çıkan belli değil.
Hancı mı bu yürek,
yolcu mudur?
Sevda denizi basmalı her yeri
Tufanda yitmeli katı yürekler
Gemide iki sevgili olmalı
Kurtulduğunu sanmalılar.
Gerçekten de yükselmeli belki sular,
Güneş; nasıl ışır, kaç katmandır, bilir misin?
Hani; giderek sıcaklığı artar da, dayanılmaz bir hal alır,
İçinde gizemli ne taşır?
Telaş etme; bu, hep sır kalacaktır.
Dünya; ne haldedir, hali nicedir, kim bilir?
son yaprak, son baharda mı düşer?
belki yine biner gideriz üzerine,
seher yeli eserken, asılır da küreklere;
yelken açarız aynı deryalara ikimiz,
akan sellere karışır da dilimiz,
-ha bire el sallarız!
Boşveriyorum, inan!
-her neyi yaşıyorsam şu an,
Geçmişin göç yollarını aşıp,
-belleğimin tüneğine konan,
-bir kuşu öldürüyorum.
Kimseyi dinlemez ki bu yürek, çarpar
Doğar doğmaz sevgiye koşar mübarek,
Kurşunlara boğsan, yedi canla yaşar
Hiçbir ihanet onu asla öldürmez.
Neden kafeste tutsunlar ki bir canı?
Hala güzel bakıyor yar,
-elinin artığı, bir çift turkuaz boncuğa, ışıl ışıl
-defineler halt etmiş yanında!
Yılların küfünü taşıyan taşlı yolları nasıl aşıyor?
-tüllerin arasından burka’sı mı kaymış?
Küllere boğulur mu, hiç bilmem, tatlı dilleri
Kendine bir bak;
-aynada, yüzün ağlar;
-paçoz suratına yağar kar taneleri,
Yaşlı sinende bir sevda dileği,
-dile düşer
Elin de varmaz ki;
salınarak gidiyor, destur!
-üçü de işveli ve baygın,
alsın esâretimi kara dilber!
ibrişim kuşağa bağlı belimden, şu köleliğimi!
gölge etmesin hiç, kalsın nedimeleri;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!