iki başlı, dört dudak,
-canavardık, sekiz ayak!
şekli, şevval belki;
-hilkât garîbesi mi yahut;
-akl-ı evvel!
Bir çınar ağacı herşeyi anlatır mı?
Ne kadar ağır işler yüklüyorum ona;
-hayatımı, sevdâmı ve kalanını,
İhtiyar kabuklarına yaş düşüyor;
Sayıp döküyorum tüm günahlarımı,
Çentikler atıyorum acımadan ona,
Eğer doğruysa dedikleri,
Gerçekten yüz çevirdiyse yâr benden,
Bu şehir bana dar gelir,
Nefes almak bile zor gelir.
Eğer çatıksa kaşları,
'her koyun, kendi bacağından..! ' denmiş ya;
dönmüş ha bire, devran
töre, çarkına sinmiş; çul ezer
kurdu, kır'a çonmuş; aza çomar
koca sürü, inmiş bire; çanı süner
hadi gel de;
usta çullanır,
demire bulanır hınç,
örs, alttan alır.
...
Yanlış okumadınız aslında şu yazının başlığını; ‘şamber’ yazıyor gerçekten de; misk-i amber midir, şahâne kamber midir, hâsı mıdır minderin; belli değil.
Bir anda gördüğünüz şu imlâ rezâletini, kimse bilmeden yok etmek istediniz, değil mi? Hilkat garibesini, gözünüze yakışmayan harf-i çöp olarak mühürleyip, cezasını kesiverdiniz! Ardından da, derhâl düzeltmek istediniz bunu, ‘çemberin merkezi’ olarak, gayri ihtiyarî… Çünkü birdenbire, merkeze odaklandınız istemeden; diğerlerini ıslâh etmeye kalkıştınız!
Oysa, öyle değildi gerçek: çemberin merkezi olan, yaptıklarının dünya için yeterli olduğunu düşünen kalemşörlerdi! Öyle ki; silahlarını çektiklerinde, vurur geçerlerdi atları; çevresinde dönenlerden kurulu bir ‘atlı karınca’dan ibaret olan onca haşerâtın, ortalığı kirletmesine ne gerek vardı ki?
Ayrılık nasıl bir şeydir; istesen de bilemezsin,
Elinin altındadır kalem; tek kelime yazamazsın,
İsterse çatlasın kafan, neden dökülmez harfler?
-deneme hiç; bunu da anlamazsın!
Resmi bir tablo gibidir; karşında çok şey söyler,
ilk defâ içiyoum bugün, öyle bakma;
-belâ değilim!
içinde neler olduğunu bilmeden, şişelerin
-dibinden çekiyorum!
anlamazdım şu güne dek;
Eskiden,
Üç beş kelime buluverir, uyduruverirdim bir şiir,
Her keseye göre kafiyeler, adamına göre şerbet,
Kontrolden çıkmış ölçüler, roman gibi antolojiden.
Nem kapıverirdim, her dilberden,
Sanat dersin ikide bir,
Bir sağa,
Bir sola,
Yalpalanan dilbere takılır gözün,
Yine de senin iç'in,
Bir gelir,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!