Çayırım çimenim Mart tazeliğinde yeşerdi
Çiçeğim böceğim Mart güneşinde renklendi
Kanım canım Mart’la tazelendi
Aşkım sevgim Mart’la senlendi
Bahar meyvesi misali ayazdan zaferle çıkan
Sevdim sevdim, içime attım tadını
Zeytin bahçelerinin lalesi, papatyası kadar tanıdık
Gördüm gördüm, ördüm saçına tacını
fiyonk üst dudağına
ve de kırmızı şarap taneninin bıraktığı, dilindeki buruk demir tadına,
en kuytu köşesinde cildinin, gözeneklerine işlemiş nikotin kokusuna,
sarı zerdali tüylerine
ve de gözlerimin görüp görebileceği en irisinden; gözlerine
kaptırıyorum kendimi,
Kaç kez daha acıyı edebiyatlaştıracak zalim dimağım ?
Daha kaç kez mecbur kalacak acıdan sanat devşirmeye ?
Efsaneleşmiş ölüler mezarlığı coğrafyam da,
Ucuz ölümlerin donuk alışılmışlığından kurtulup şöyle;
Hiç kimse yatmasın, yek vücut bile ölemeden kara toprakta.
Nur içinde yatmayan gençlerin özlemiyle,
Yıkık dökük ahşap ev gibiyim
Ne idüğü belirsiz kundakçı beklerim
Köhne içimde yuvalanmış haşerat
Örümcek ağlarıyla kaplanmış köşelerim
Nice hikayelerim tozlanmış raflarda
Miniğim kucağı sıcak yörük çadırı
Gönlü kepenek, soğuk bozkırda boz bir yalnıza
Yoz bir kalabalıktan kurtarılmış dinginlik elleri
Dokunur gergin bedenime gevşetir güneş gibi
Minik kelebeğim
Kanadının pudramsı tozu dudağımda
Çiçekten çiçeğe uç sen eğlen gönlünce
Poleni kalsın hayatın burnunda
Yeşil bir ormandasın artık
Uç özgürce çalışmak nedemek
Gri sigara bulutunun etkisinde
Kül griliğinin pisliğinde
Yitik ömürleriyle
İşporta işi parfümleriyle
Katran lekeli dişleriyle
Aşırı malt eseri göbekleriyle
Göğsüme oturmuş coşku
Boğazımda koca bir izbarço
Ne büyük bir heyecanmış bir şarkıda empati
Ne büyük bir zevkmiş zerk olan sevi
Sahte parfüm basitliğinde
Bijuterik takı rüküşlüğünde
Hey gidi ömrümün nafile aşığı,
Gün görmemişsin en nafilesinden bile
Çapraşık hisler sinende,
Yamak aşıksın hala,
Tecrübeli sevdalar kucağımda.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!