Nisan yağmurları gibi,ılık ılık gönlüme akıp,
aşkınla ıslatmıştın beni, ömrümün ilkbaharında
Acep, yıllar mı beni beklemedi,
yoksa ben mi sayamadım onları
senin, o sevgi dolu kollarında?
Aya ne gerek var,karanlık gecelerde;
ışığın olayım,gitsin
Yola ne gerek var,geçeceksen;
basıver,üstüme gitsin
Katığın,suyun olayım sofranda;
yiyip,içiver gitsin
Nefesinde, baharın ıtır kokusu var;
dişlerin, bir inci gerdanlık,
saçların altın rengi yaz güneşiyle boyanmış;
o, ne muhteşem parlaklık
O,efsun bakışlarınla, kalbimi çaldın;
Bir gün sen de yansaydın
benim gibi gönülden
gülleri bile kıskanırdın
sevdanı kokan bülbülden
Ocağında yanmışken
Kaç güz yağmurları düştü;
gözü yaşlı,üstüme
kaç,bin parça alev yaprak;
sürüklenip,kapıma dayandı
İçimde gizli bir yara var;
durmadan, biteviye kanıyor
sorsam, gönlüm umursamaz beni;
oysa, o da, alev alev yanıyor
Yalnızım, sen yanımdayken bile;
Ne yazık ki,tarihe karıştı;
o,eski sevdalar
Şimdi revaçta; yalan sözler,riya dolu;
Gözü kuru ağlamalar
Hasretin, okadar büyüyor ki içimde
her günüm sanki bir asır, her asır, ayrı ayrı tarih oluyor
Ruhum zırhlara bürünüyor da,
adeta, benimle cenge giriyor
Bense,savaştan kaçan, korkak bir firari rzikliğiyle,
Baharın,dişi kokan gülleri açıyor,
o,pespembe göğsünde
Sandım,kendimi,rengarenk güllerin açtığı,
bir gül bahçesinde
Ürkek bir ceylanın,bakışı var,
o,ahu bakan gözlerinde
Uğurlama beni artık, o tatlı dilinle;
bil ki, hasrete giden bir yolcuyum
sevda, ne zor şeymiş,ne sendeyim, ne ben bende;
Rabbin garip kuluyum
Aynalara, bakamaz oldum;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!