Gönlümün duvarını,
Sabır ile sınadım,
Yalnızlık civarını,
Kahır ile sınadım.
Darda ki Pir Sultan’ı,
Bir tarla faresi tedirginliğiyle,
Karşıdan karşıya geçerken,
Sıkıca tuttuğu tahta tezgahını,
Kurtardı sonunda,
Ve kurdu kalabalığın kıyısına çabucak.
Bilmiyorum bu çocuğun,
-I-
Düşünme hiç nerde nasıl,
Çal karayı yansın gitsin.
Üzerine bir kaç fasıl,
Çal karayı yansın gitsin.
Ruhumun olmazsa olmazı sensin,
Gönül bahçesinin solmazı sensin,
Tarifin imkansız bana özelsin,
Bütün duygularım seni anıyor,
Şiirlerin sensiz canı yanıyor.
Seviyorum,
Ve sudan çıkmış,
Balık gibiyim.
Son isteğimi sorarasan,
Tekrar suya dönmeliyim.
Sanki ben istedim,feryadı ahı,
Ta ezelden,cana tebliğ edilmiş.
Ömür dedikleri, yol güzergahı,
Usta bir kalemle,çetin çizilmiş.
Mana alemine, akıl sır ermez,
Bir bıldırcın gibiyim,
Tedirgin ve ürkek.
Şu sararmış tarlalarda,
Bir daneye muhtacım,
Cimri bir el
Tohumuna kıymaz,
Yalnız bir kişilikmi seviyorsun
Diğer insanları sevmiyormusun
Yalnızca bir kişilikmi düşünüyorsun
Ne yani diğer insanları düşünmüyormusun
Yan komşuda ki hıçkırıkları duymuyormusun
Sermayesi ah olanın,kâr'ı ahuzar olur.
Haramköye şah olanın,Tahtı tarumar olur.
Fırtınayla gül toplayan,çalıya bağban olur.
Dolu ile bağ sulayan,Çorağa çoban olur.
Zaman sürdüm iyleştirdim,
Her bir gönül yarasını.
Sinemde dert eyleştirdim,
Alamadım kirasını.
Kuş sürüsüne katıldım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!