Işıklı ırmak gibi akardı.
Çocukluğumun fener alayları.
Yoksulluğumu örten karanlıklar da,
Yüreğim de! isyan da vardı rüyalar da.
Geceye sızardı, kaybolurdu gözyaşlarım.
Asri toprağa hep gece götürsünler isterdim.
Hükümlü sayıldım, Adandığıma.
Nihayet sonbaharıma erken geldim.
Damarlarım küllenmiş artık tutkulara.
Uykularımda düş görmeyeli ne çok olmuş.
Ayrılıklar da uyandırmamış yüreğimi.
Eşkiya heveslerimde suya düşmüş, üşümüşüm hep.
Koskocaman bir ay Ankara'nın üzerinde
Niye orada belli değil
Sahipsiz öyle
Dünya niye böyle anlamıyorum
Bir gece vuruyor omzuma
Adını soruyor son kadınımın
Yine eşkıya sözler dökülmeye başladı.
İçimde ki sen hapsolmaya isyan da
Gözlerimle göremediğimi yüreğimle tutukladım.
Kabul etmez çok uzak kaçışlarda,
Sana yaklaştıkça tepelere kaçıyorsun.
Bu yüksekliğe tırmanamıyorum.
Cadde de çevirmişler yolunu.
Nergis kokulu düşleri yokken,
Çalı dolanmış ayaklarına,
Fundalıktan kopan bir dal,
Zamansız ayaz soğuğunda,
Önce kimlik sormuşlar,
Herkese tadımlık olan sarışın
Söyle; kaç gece edersin?
Deniz gözlerin kime değiyorsa,
Gitme peşinden.
Soluk soluğa ıslaksın,
Hangi koku burnunda,
Sen son sevdiğim,
Duvarlara anlattığım,
Sokaklarda aradığım,
Esmer tenli yüreğim.
Çok yalnızım bir yanım,
Eğer elindeyse gel,
Dün kaldım burada.
Gelenler hep yanımdan geçtiler.
Ben Öyle kaldım ıslak toprakta,
Çok işleri vardı,
Kendileri gittiler,
Bekleyenimiz var dediler,
Bizim mahalledeki
En küçük meyhaneye
Aldım geldim seni
Haberin bile yok
Sonunda bitti galiba
Sözlerin ne güzel akıyor kadehlere
Aldıklarına bakmadan,
Alacaklarının hesabında,
Ne bedel koydun kendine,
Söylemediklerine,
Duymadıklarına?
Kim olacaksın, kime?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!