Arzuhalim size, dinleyin canlar
Ömrüm geçti gitti boşuna yandım
Düştü sığındığım kaleler, hanlar
Dostun, yârin bağrı taşına yandım
Zemheriden gebe kaldı mevsimler
Öyle atasına benzemez gavat
Kırk hendeği birden atlar bu deve
Bazen karagözdür bazen Hacivat
Ayran içer, şeker kıtlar bu deve
Bir türlü çıkmadı, girdi saraya
Dünyaya sarılan kişi
Bu dünya sanada kalmaz
Hatırandır mezar taşı
Bu dünya sanada kalmaz
Çiçek olursun açarsın
Yaşadığımız düzende
İt olanlar revaç görür
Aklı fikirde, izanda
Kıt olanlar revaç görür
Kimisi dalar sefaya
Tek kelam etmeyip dili susarken
Bakışıyla çok şey söyledi bu göz
Tutuşan bağrına taşlar basarken
Gözlerine nazar eyledi bu göz
Bir zamanlar bir sultana yar idi
Bu koyun yıllarca domuz sütünü
Büyük bir iştahla emdi yaşadı
İçinde büyütüp biat putunu
Zulme gözlerini yumdu yaşadı
Bu koyun yıllarca ayık olmadı
Yıllardır güdülen düşmanlık yeter
Kini gönüllerden sökmeli artık
Seversek bu çile-ıztırap biter
Sevgi tohumunu ekmeli artık
Mazlumun derdine ortak olarak
Bu dünya kıştır bebek! Güneş doğar üşürsün
Zalimlerin zulmüne boyun eğer üşürsün
Yaşama imkânların gül, gülistan olsa da
Güvendiğin dağlara karlar yağar üşürsün
10 Ocak 2015-Gaziantep
Köhne Dünya’mıza gelince bebek
Bir oyunda kırk iş görür şaşarsın
Gündüz adam dersin gecede şebek
Bir uykuda kırk düş görür şaşarsın
İkide üşürsün, beşte üşürsün
Gözlerim seni gözlerdi
Ahınla yaram sızlardı
Senin sevmediğin oğlan
Her demde seni özlerdi
Yüreğin daim kanasın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!